diye sorduğu o ülger bakışlı temmuz günbatımını hiç unutmadım. Sanki bir tablonun içindeymişcesine müşfik yüzüyle gülümser ve eteğinde topladığı lavantaları bana koklatırdı. mahcubiyet içinde saydığım hiçbir tahminin tutmadığı o anı hala hatırlarken ter basar beni
Hemen salondaki Meydan Larousse'lerden lavanta başlığını bulduğumu hatırlarım.
Çocukkken okuduklarımdan aklımda kalanlar şöyle:
Ballıbabagiller
familyasından (kulağa hoş geldiği için unutmamışım:
olan lavantanın (Lavandula spp.) anavatanı Akdeniz Havzası, Kanarya Adaları, Kuzey Afrika, Hindistan ve Güneydoğu Asya. Kısacası en egzotik coğrafyalarda yaşamayı seviyor.Ben de bu ülkelere bayılıyorum.Lavantanın bana tanıdık gelen tarafı da işte böylesi tansık bir hayeli çağrıştırması.
olan lavantanın (Lavandula spp.) anavatanı Akdeniz Havzası, Kanarya Adaları, Kuzey Afrika, Hindistan ve Güneydoğu Asya. Kısacası en egzotik coğrafyalarda yaşamayı seviyor.Ben de bu ülkelere bayılıyorum.Lavantanın bana tanıdık gelen tarafı da işte böylesi tansık bir hayeli çağrıştırması.
yıllar
sonra burçak burçak , mor bahçesinde sevinçle topladığım bu lavanta
demetlerini koklarken her seferinde çocukluğuma buyüzden yeniden dönerim.
Tüm bunları aklımdan geçirirken ansızın bir el hissediyorum omzumda:
- " Cengiz bey burada ne kadar kalacağız?
diye soruyor bir misafir, bir başkası faydalarını, özelliklerini, nasıl kullanıldığını? arkamı döndüğümde büyük bir kalabalık! meraklı gözler, sorular, neşeli gezginler, lavanta tarlalarında çılgınca fotoğraf çeken bir sürü sırtçantalı...
-Hadi biraz sohbet edelim, diye teklif ediyorum.ve minik bir çember oluşturduktan sonra başlıyorum bilgi vermeye
Merhaba sevgili gezginler,
Bugün hep birlikte lavanta toplamaya gidiyoruz.
Lavanta çok yıllık,
yaprak dökmeyen, yarı çalımsı bir bitki. Gruplar halinde, bordür ve alçak çit
şeklinde, eğimli arazide ve pencere önü saksıda yetişebiliyor. Çiçek açmadan
kesiliyor. Çiçeklendiğinde ise farklı renkleri oluyor; mavi, mor, leylak,
beyaz… Tam güneş alan yerlerden hoşlanan lavanta, orta, hafif bünyeli,
geçirgen, nötr, hatta fakir topraklarda dahi yetişiyor. İlkbaharda, hatta
Şubat ayında bile ekilebiliyor. Budama ise kaçınılmaz, zira o güzel yuvarlak
formunu korumak için çiçeklenmeden sonra budamak şart.
Bitkinin alt dalları
düzenli olarak budanmazsa yaşlandıkça odunlaşıyor; odunlaşınca taze filiz
veremiyor; böyle bir durumda yerine yeni bir bitki dikmek daha uygun oluyor. 15
yıl, hatta kimi zaman 25 yıl boyunca aynı kökten ürün alınabiliyor.
Kuyucak Köyü lavanta diyarı imiş meğer…
Sabah erken vakitlerde Kuyucak Köyü‘ne varmak üzere
iken mor mor lavantaları ilk gördüğümüz tarlada ilk molamızı
veriyoruz. Sevinç ve heyecan dolu çığlıklarla bir kaç fotoğraf çekimi
ve sosyal medya paylaşımı sonrasında yola devam ediyoruz, ancak yol boyunca sağlı
sollu tepelere kadar uzayan lavanta tarlalarını görüp de şok olmamak ne
mümkün. Lavanta tarlalarını görmek için Fransa’ya gidiyoruz da kendi
ülkemizdeki bu güzelliği yeni keşfediyoruz, ne kadar enteresan değil mi?
Fransa’daki lavanta tarlaları güzel, ama henüz
turların keşfetmediği, turistlerin akınına uğramamış saf Kuyucak Köyü bir başka
güzel… Köyün öyle büyük ve belirgin bir meydanı yok; ancak sokakları,
kerpiç evleri, kaldırım kenarlarından fışkıran kocaman lavanta öbekleri
daha ilk görüşte bizi kendine bağlamayı başarıyor. Burdur Gölü manzaralı Kuyucak
Köyü 150 haneli ancak köyde yaz-kış oturan hane sayısı 90 , halk geçimini
lavanta üreterek, balcılık yaparak sağlıyor. Ayrıca hatmi
çiçeği-papatya-kekik gibi yörede doğal yetişen otları ve çiçekleri toplayıp
kurutuyor ve satıyorlar.
Kuyucak ile çevresindeki Kuşçular, Çukurören, Yeşilyurt
köylerinde ve Senir ila Kılıç kasabalarında da lavanta
üretimi yapılmakta. İlk defa yörenin gül tüccarı Zeki Konur tarafından 1975
yılında Fransa’dan getirtilen lavanta fideleri otuz aileye on
beşer kök şeklinde dağıtılmış ve başlangıçta gül tarlalarının kenarlarına
ekilmiş. 1990‘lı yıllardan itibaren ticari amaçlı ekimlere geçilmiş.
Kurak, susuz, bir şey üretilemeyen tarlalar boş kalmasın diye ekilen ilk
lavanta fidelerinden bugüne 3000 hektar alana kadar yayılmış lavanta üretimi.
Türkiye’nin toplam lavanta üretiminin %93’ü
bu bölgeden sağlanıyor. Köyde bir kooperatifleşme yok,
lavantaların hasat sonrasında bir kısmının yağı
çıkarılarak satılıyor, bir kısmı ise deste deste kurutulup düğün-davet-organizasyon
firmalarına gönderiliyor.
Lavantalar, haziran sonu morarmaya başlıyor ve temmuz
ayı çiçekleri patlayınca mosmor oluyor. Temmuz sonu ağustos başından itibaren
ise hasat yapılıyor ve lavantalar toplanıp yağları çıkartılıyor. Hasat
sırasında lavantalar dipten değil orta yerinden hızar tarzı bir bıçakla ya da
orakla kesilip toplanıyor, bir sonraki yıl da kesilen yerden yeniden
yeşerip büyüyor lavantalar. Kurak, susuz tarlalardan böyle verimli ve görsel
açıdan nefis bir ürünün elde ediliyor olması, ayrıca bir kökten 15 hatta 20 yıl
boyunca üretim alınacak kadar verimli olması lavantaya olan hayranlığımı bir
kez daha arttırdı.
Hasat vakti köyün içi dışı her yer buram buram
lavanta kokuyor. Benim ziyaretim mosmor olduğu dönemde yani temmuz ortasında
gerçekleşti. Tarladan lavanta topladık, kesilmiş lavantaları desteledik,
lavanta tarlalarında kendimizi kaybedene ve ayaklarımız yorulana kadar fotoğraf
çektik.
Lavanta
üretimi, tarlaları denince akla hemen Fransa'nın Provence bölgesi gelir değil
mi? Bu muhteşem güzelliği görmek için oralara gitmeye hiç gerek
yok. Keçiborlu ilçesindeki birkaç köy lavantacılıkla uğraşıyor. Biz
Kuyucak köyündeki tarlaları gördük. Yaklaşık 3 bin hektarda lavanta
yetiştiriciliği yapılıyor. Lavantaların asıl açma dönemi ise Temmuz ayı ve
Ağustos ayında hasat ediliyor. Bölgede sulama olanağı olmadığından, buğday
ve arpaya göre daha fazla verim veriyor, daha çok gelir getiriyor. Kuru,
eğimli tarlalara uyum sağlayan bu çiçek ne budanmak istiyor ne de gübre. 15,
hatta kimi zaman 25 yıl boyunca aynı kökten ürün alınabiliyor. Hem
kuru çiçeği hem de yağı para ediyor.
Lavanta'nın Öyküsü
Bölgeyi
1971’de lavanta tarımıyla tanıştıran kişi, dönemin Robertet Gül Yağı Fabrikası
ortağı Zeki Konur olmuş. Fransa’dan melez lavanta olarak adlandırılan Lavandula
intermedia türüne ait Super çeşidini ithal etmiş Konur bey. Fidanları fabrikasındaki
ustabaşı Veli Ergin’e verir. Ergin, Aydoğmuş köyünde toplam büyüklüğü 15 dekar
olan iki tarlasını lavanta bahçesi yapmış.
Ergin’in başarısı lavanta tarımının bölgeye hızla yayılmasını sağlamış. Özellikle Kuyucak’ta büyük gelişme gösterir. Bu iki köyü Kuşçular, Çukurören ve Özbahçe köyleri takip eder. Böylece yörede lavanta dikim alanları 40 yılda 15 dekardan 2500 dekara ulaşır. Bugün Kuyucak köyünde tarım arazilerinin yüzde 75’i lavantayla kaplı.
Ergin’in başarısı lavanta tarımının bölgeye hızla yayılmasını sağlamış. Özellikle Kuyucak’ta büyük gelişme gösterir. Bu iki köyü Kuşçular, Çukurören ve Özbahçe köyleri takip eder. Böylece yörede lavanta dikim alanları 40 yılda 15 dekardan 2500 dekara ulaşır. Bugün Kuyucak köyünde tarım arazilerinin yüzde 75’i lavantayla kaplı.
Lavantalar
haziranda tomurcuklanıp temmuz başında çiçeklenmeye başlıyor. Temmuz ortasından
ağustos ortasına kadar biçiliyor. İlk hasat kuru çiçekte kullanılırken, yağ
üretimi için geç biçim yapılıyor.
Eğer yağı
çıkarılacaksa, lavanta biçimden sonra hemen damıtıma gönderiliyor. Kuru çiçek
yapılacaksa, demetlenip asarak ya da temiz zemine serilerek kurutuluyor. Bir
haftada işlem tamamlanıyor. Güneşte kalanlar koku ve rengini kaybedince pazar
değeri düşüyor.
Lavanta
bitkilerine hastalık ve zararlılar musallat olmadığından ilaçlama yapılmıyor.
Bu sayede üretilen balda ilaç kalıntısı bulunmuyor. Bir bakıma organik bal
üretiliyor.
Daha sonra
bizi evlerine davet ettiler ve Türk insanının ne kadar içten ve misafirperver
olduğunu bir kez daha göstermiş oldular. Bu hafta sonu mutlulukla
hatırlayacağımız bir gezi yaptık anlayacağınız.
Bal ve diğer
ürünlerden almak isteyenlere www.fatihlavantabali.com adresine göz atmalarını öneririm.
Gerçekten de uzun zamandır bu kadar leziz bir bal yememiştim.
Ülkemiz
açısından güzel bir tanıtım olması gereken bu tarlaları duyuramamak ise büyük
bir kayıp bence. İnsanlar akın akın Fransa'ya giderken bu manzaraları görmek
için bizim elimizde olanı değerlendirmeyi beceremememiz çok yazık. Ayrıca
devletin üretime verdiği komik sayılacak destek de içler acısı. Umarım gelecek
zamanlarda daha çok kıymetini biliriz bu tip yerlerin.
“Tanrı’nın Bize Armağanı”
Köyün lavantayla
tanışması, 1970’lerin başında Fransa’dan getirilen fidelerle olmuş. Susuz
arazide Ziya Bey; emeklilik hayallerini, kendi köyünde adeta kalkınma ve umut
şeklinde yeşertmiş. Kuyucak, Kuşçular, Çukurören, Ardıçlı, Senir, Güneykent ve
Aydoğmuş köylerinde üretim, 900-1200 metre rakımlı yerlerde yapılıyor. Göçle
boşalan Kuyucak köyünde lavanta için “Tanrı’nın bize armağanı” deniyor.
Kuyucak köyüne
1999 yılında emekli olup dönen Ziya Bey, hem öncülük yapıyor hem de çok şifalı
olan lavantanın balını eşiyle birlikte üretiyor. Burdur Gölü kıyısı, tepelere
doğru tamamen lavanta bahçeleriyle dolu. En üstte ise kovanlar… Muhteşem
manzara insanı, lavanta kokusuyla birlikte sarhoş ediyor. Mayıs ve Ağustos
arasında lavantalar çiçekleniyor ve hoş kokuları bal arılarını çekiyor.
Lavanta balı,
şeker oranı oldukça yüksek bir bal. Doğallığı, kokusu ve lezzetine bir de
karaciğere, Hepatit B ve sinir sistemi hastalıklarına faydası ilave olunca,
büyük talep görüyor ve zor bulunuyor. Bal üretiminin iki yıl öncesine kadar 1
ton kadar olduğunu belirten Ziya Bey, artan kontrolsüz gezgin arıcılar
sebebiyle üretimin bu yıl %50 kadar düşerek, 500-600 kg’a indiğini söylüyor.
Kontrollü ve kontrolsüz arıcılığın durumunu, bilinçli tüketiciler takip ediyorlar
zaten.
Lavanta’nın ürünleri ve faydaları:
Kuyucak Köyü’nden Dr. İbrahim Saraçoğlu’na
lavanta gönderiliyormuş, Saraçoğlu’nun yapmış olduğu çalışmalara ve
araştırmalara göre lavanta idyopatik burun akıntısına, toz alerjisine, iltihaplı
eklem romatizmasına ve karaciğer yağlanmasına karşı birebir… Ayrıca lavantanın sakinleştirici
özelliği de var. Biz bile köyde lavanta sarhoşu olduk, inanılmaz bir rahatlama
ve uyku durumu oluştu, alışık değiliz lavantayı bu kadar yoğun teneffüs etmeye…
- Lavanta balı; lavanta tarlasına girince yüksek seste arı vızıltıları duyuluyor, bu kadar arı olunca bal da olması normal… Lezzetli ve kokulu bir bal. İsteyen petekli isteyen süzme alabiliyor.
- Lavanta çayı; kurutulmuş ya da taze lavantayı kaynamış suya bırakıp 3-4 dakika demlenmesini bekleyip sonra sıcak sıcak içebiliyorsunuz, ben ilk defa tattım ve nefisti.
- Lavanta yağı; ağrıyan eklemlere sürüp masaj yapılıyor, romatizmaya da birebir. Spalarda masaj yağı olarak da kullanılıyor.
- Lavanta suyu; cildi silmek amacıyla tonik gibi kullanılıyor, cildi temizliyor ve rahatlatıyor. Saçlarınızı yıkadığınız suya lavanta suyu ilave ederseniz saçlarınız canlı ve parlak olacaktır.
- Lavanta sabunu; kokusu temizlik ve rahatlık verir kullanana. Köyde henüz bir marka yok ancak sabun fabrikasına kendi lavantalarını verip sabunlarını yaptırıyorlar.
- Lavanta kurusu; çekmecelere konulduğunda hem eşyalarınız güzel kokar hem de güve oluşumunu engeller. Uyku sorununuz varsa baş yastığınızın içine ya da altına bir lavanta kesesi koyarsanız deliksiz kaliteli uyku uyuyabilirsiniz.
Öneri;
- Kuyucak ve çevresinde sadece lavanta değil, mor zambak da üretiliyor.Temmuz başında giderseniz hem lavantaları hem de zambakları görürsünüz.
- Yöre halkını turizme heveslendirmek ve desteklemek için küçük de olsa tezgahlarından bir şeyler satın alın.
- Lavanta çayı için.
“Çelikten
Üretim” Yapılıyor
Bu mis kokulu çiçeğin bakımı çok kolay, üstelik hem
kurusu hem de yağı para getiriyor köylüye. Bu yılki hasat sonrası oluşan piyasa
koşulları ise “çok olumlu” şeklinde değerlendiriliyor. Yaş lavantayı kilogram
fiyatı 1 TL/kg’dan satan olmamış; zira kuru lavanta tohumu 12 TL/ kg’dan alıcı
bulmuş; sonuçta köylünün yüzü gülmüş. Kuyucak köyü tarım arazilerinde 2012’de
%70’e varan lavanta ekimi, bugün %90’a ulaşmış vaziyette. İnanın bu olumlu
gelişmeler, köylü kadar benim de yüzümü güldürüyor. Özgürlüklerine düşkün bu
göçer, misafirperver, yardımsever köylüler; kimseye muhtaç kalmadan kalkınsın
ve tersine göçü yaşasın isterim.
Lavanta köylüsü
genellikle “çelikten üretim” yapıyor. Biliyorsunuz, bir bitkiden köklendirmek
üzere alınan parçaya “çelik” diyoruz. İngilizce’de “cutting” (kesme) denen bu
işlem, genellikle dallardan alınarak gerçekleştirilebiliyor, sonra tek
yapraktan veya kökten yapılabiliyor. Çeliğe “kesik parça” da denebiliyor.
Çelik kökleniyor, filizleniyor ve yeni bir bitki oluyor. Çeliğin en önemli
avantajı ise bitkinin birebir kopyasının elde edilebilmesi. Çok çabuk
büyüyebilmesi ise bir diğer avantajı. 1 dekara aşağı yukarı 90 ila 100 çelik
fidesi dikiliyormuş. Köylü lavantayı çift yönlü sürüyormuş. Ziya Bey, aynı zamanda
iyi bakılırsa 1500 metrekare araziden, 700 kg ile 1 ton arası yaş lavanta toplanabileceğini
belirtiyor. Bu arada 5 kilogram yaş lavantadan 1 kilogram kuru lavanta tohumu
elde edilebileceği bilgisini de verelim.
Hasat ve saklama
koşulları tüm tıbbi bitkiler gibi çok önem kazanıyor. Çiçekli dallar, kokunun
en güçlü olduğu çiçeklenme başında veya çiçeklenme sırasında toplanıyor.
İlkbahar ve yaz mevsiminde aslında her an toplanabiliyor. Büyük demetler
halinde tarladan kerpiç, taş veya ahşap evlerin avlularına getiriliyor ki, bu
manzara görülmeye değer. Daha sonra çiçekli dallar, yerlere avlulara serilerek
kurutuluyor. Hasat zamanı caminin etrafından başlayarak tüm bahçeler, avlular
büyük lavanta demetleriyle dolup taşıyor. Kurutulan lavantalar önce geniş,
daha sonra daha dar elekten geçiriliyor ve tohumlar satışa hazırlanıyor.
Morun Büyüsüne
Kapılmak…
Eski Romalılardan ve Eski Yunan’dan bu yana lavantanın
parfümünün yapıldığını, banyolara karıştırıldığını biliyoruz. Adının ise büyük
olasılıkla “livere” (mavileştirmek) ile “lavare” (yıkamak) sözcüklerinin
birleşmesinden oluşan Ortaçağ Latincesi’ndeki “livendula” kelimesinden
türediği belirtiliyor.
Yatıştırıcı bir
etkiye sahip olan lavantayı kesecikler halinde çamaşırlarınızın, yastığınızın
altına koyduğunuzda, güzel ve saf kokusunun yanı sıra sizleri rahatlatacaktır
da.
Ben sürekli kullanıyorum. Araştırmalara göre
lavantanın yağı da uykusuzluğa karşı kullanılıyor. Aroma tedavisinde ise
üşütme, bronşit, nezle, ateş, akne, sivilce, ağrı, baş ağrısı, saç
diplerindeki kaşıntı için önerilebiliyor. Fonksiyonel kan dolaşımı rahatsızlıklarında
ise haricen lavanta banyosu yapılabileceği belirtiliyor. Günümüzde ise lavanta
gözlükleri, lavanta yastıkları ile sabunu, oda spreyi, peeling tuzları bayanlar
arasında çok fazla kullanılıyor. Lavanta kolonyası da halen vazgeçilmez bir
ürün… Kurutularak dolaplara konan lavanta çiçekleri giysileri böceklerden
koruduğu gibi, Batı Anadolu’nun makilerinde yetişen karabaşotu olarak
adlandırılan lavanta çiçeklerinden, yıllardır tıbbi fayda sağlanıyor.
Lavantanın, esansiyel yağ olarak kullanımının yanı sıra süs bitkisi olarak
peyzajda ve Avrupa mutfağında yemeklerde kullanımı çok fazla. Etken madde
kalitesi en yüksek cins yağ, “Lavadula officinalis”ten elde edilirken; estetik
ve renk kalitesi olarak “Lavandula super blue” tercih ediliyor. Tohumlarından
çıkan lavanta suyu da iyi bir cilt bakım toniği. Antik çağlarda antiseptik
olarak kullanıldığı bilinen lavantanın suyu da Birinci Dünya Savaşı’nda yaralanan
askerlerin yaralarının dezenfekte edilmesinde kullanılmış.
Kuyucak’ta hasat zamanını resimleriyle birlikte
sizlerle paylaştım. Seneye ise mora boyanmış lavanta bahçelerini görmek
istiyorum; yani hasat öncesi gitmeyi hayal ediyorum. Hasat zamanı, hafif griye
dönmüş çiçekler harikulade, ancak koku da bir o kadar müthiş. Sizi sarıyor ve
içine çekiyor. Son yıllarda 5 ton kadar lavanta yağı üretiliyorken, yıllar
içinde bunun katlanarak artmasını ve bu üretken lavanta yetiştiricilerinin,
Fransa’daki çiftçiler gibi aynı bolluk ve berekete kavuşmasını bekliyorum.
Bunun için benim, sizin hepimizin yapabilecekleri var. Isparta’ya, Keçiborlu
ilçesine gelin; bu güzel köyde ruhunuzu, gözünüzü doyurun. Kalbinizi siz de
benim gibi lavanta bahçelerinde -İstanbul emekliliğine kadar-bırakın. Gelin
görün; yöresel kalkınmaya gerek üretim, gerek turizm ölçüsünde destek verin.
Kuyucak için lavanta vakti
Isparta'nın Keçiborlu ilçesine bağlı
Kuyucak köyünde son yıllarda hızla gelişen lavanta üretimi yöre halkı için umut
olmayı sürdürüyor.
Kozmetikten gıdaya
bir çok alanda kullanılan lavanta için Kuyucak'ta hasat vakti geldi. Haziran
ayında çiçeklenmeye başlayan lavantalar, bugünlerde Kuyucak ve çevresini morun
hakim olduğu bir tabloya dönüştürmüş durumda. Hasat içinse tohumların
olgunlaşması ve Ramazan ayının bitmesi bekleniyor. Her şey yolunda giderse
Kuyucaklılar, bayramı lavantayla karşılayacaklar.
Lavantanın akıl
çelen daveti
Dünya gül üretiminin yaklaşık yüzde 65'inin gerçekleştiği Isparta, uzun yıllardır "güller diyarı" olarak anılıyor. Ancak son yıllarda hızla yaygınlaşan lavanta üretimi güle alternatif bir ürün olarak üreticilerin ilgisini çekmeye başladı. Haziran'da gül hasadının sona ermesiyle çiçeklenmeye başlayan lavantalar, Temmuz ayının gelmesiyle pembenin hakim olduğu tarlaları mora boyamaya başlıyor. Bu nedenle Isparta için "Alı al, moru mor" deyimini kullanmak hiç de yanlış sayılmaz.
Bu renk
karnavalına bir de lavantanın akıl çelen kokusu eklenince bu davete karşılıksız
kalmak olanaksız hale geliyor.
Isparta’da
yaklaşık 3 bin dekarlık alanda lavanta üretimi yapıldığı belirtilirken, bu
üretimden yaklaşık 5 ton lavanta yağı elde ediliyor. Lavanta yağı ise kozmetik,
gıda ve alternatif tıp gibi yaygın bir kullanım alanına sahip.
Emeklilik düşü
yöreye umut oldu
Keçiborlu ilçesine bağlı Kuyucak köyü, kentteki lavanta üretiminin en yoğun olduğu yerlerden biri. Senir, Güneykent ve Aydoğmuş gibi yöre köylerinde de üretim yapılıyor. Emekli olduktan sonra köyünde lavanta yetiştirmeye başlayan Kuyucaklı girişimci Ziya Doğan, ayrıca lavanta balı üretimi de yapıyor. Yörede lavanta üretiminin öncülerinden biri olan Doğan, bu yılki lavanta hasadı ile üreticilerin sorun ve beklentilerine yönelik sorularımızı yanıtladı.
HASAT İÇİN
RAMAZAN SONU BEKLENİYOR
Kıraç ve susuz topraklarda yetişebilen çok yıllık bir bitki olan lavantaya oldukça uygun olan ve Burdur Gölü'na bakan bir alana kurulan Kuyucak çevresinde bu yıl hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiğini belirten Doğan, bu nedenle lavantaların daha erken çiçeklendiğini söyledi. Kuyucak köyünde lavanta hasadına Temmuz ayı sonunda başlanacağını dile getiren Doğan, bir iki üreticinin hasada başladığını ancak genel olarak Ramazan ayı sonunun beklendiğini kaydetti.
Lavanta tohumu
10 liraya alıcı buluyor
Kuyucaklı üreticilerin genel olarak lavantadan memnun olduklarına değinen Doğan, bu yıl yaş lavantanın kilosunun 75 kuruş, lavanta tohumunun kilosunun da 10 liraya alıcı bulduğu bilgisini verdi. Yaş lavanta satışının tercih edilmediğini dile getiren Doğan, üreticinin daha çok tohum satışı yaptığını belirterek, tohum fiyatlarının son iki yılda hak ettiği değeri bulmaya başladığını söyledi.
"Çekirgeler
bitkiye zarar veriyor"
Lavanta üretiminde bu yıl çekirge sorunu yaşadıklarına da değinen Doğan, "geçmişte hiç karşılaşmadığımız biçimde bu yıl lavanta tarlalarında çekirge sorunu yaşadık. Çekirgeler filizlenmeye başlayan bitkiyi yiyerek ürüne zarar veriyor. Üreticiler bu yıl çekirgeden oldukça zarar gördü. Konuyla ilgili yetkililer de gelip inceleme yaptılar. Bu konuda yapılacak bilimsel çalışmaların sonucuna göre daha net bir bilgi sahibi olacağız. Lavanta üretimine büyük zararlar veren çekirge sorunu konusunda yetkililerin bize destek olmalarını bekliyoruz" diye konuştu.
Hububata yapılan
tarımsal desteklemenin lavanta gibi yağlı bitkilere de yapılması gerektiğini
dile getiren Doğan, böylece üretimin daha istikrarlı hale geleceğini ve
üreticinin geleceğe güvenle bakabileceğini de sözlerine ekledi.