26 Nisan 2016 Salı

Gezmek Güzeldir


  Değerli Seyahatseverler;

 Tam 12 yıldır sizlerle birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.Kuşkusuz güzel duyguları birlikte paylaşmanın verdiği memmuniyet tarif edilemez.Sizden aldığımız güç ve  ilhamla yeni yolculuklara çıkıyor bambaşka dünyalara yelken açıyoruz.Hatırlarsanız ilk başladığımızda "Doğayı Daha İyi Tanımak İçin Önce Kendinden Başla" demiştik, bu sloganı uzun bulanlar için cümlemizde küçük bir kısaltma yaparak sonunda  iki kelimeye indirdik ve sloganımızın son hali şöyle oldu: "Kendinden Başla!"


  

 Bu yıl yeni bir yaklaşım ve bambaşka bir tarz ile karşınıza çıkmak istiyoruz. Aklımızda seyahat kavramına birçok yenilikler katmak var.Eko Turlardan, Kent Gezilerine kadar bir çok alanda eskiyen ve klişeleşmiş bir çok kavramı gözden geçirerek önce farklı bir bakış açısından seyahat kavramına yaklaşmayı denedik ve sizleri daha iyi anlamak için  kendi önce kendimizden başladık.Ama Serüven ve Keşif aslında   insanlığa mal olmuş ortak bir mirastır.Ama yine de bu mirasa ulaşmanın en doğru yolu önce hayel kurmaktan başlar Ve kurulan her hayel aslında yeni bir başlangıç demektir. Bambaşka bir tadı vardır her yeni  başlangıcın,  keşfin ve  serüvenin; Ancak seyahatin kalbini oluşturan en önemli öğe insandır yani gezgin! Bu yüzden de tüm seyahat kurgusunu yine bu en önemli öge üzerine kurduk misyonumuz şöyle:


 Bu blog yazısının amacı  seyahat etmekten hoşlanan ve  gördükleri yerlerin tarihsel, sosyal ve kültürel yönlerini kendi duygu ve düşünceleriyle yoğurarak anlattıkları bir platform oluşturmaya katkı sağlamaktır.Sayfa sayısı, zaman ve anlatılan yer konusunda hiç bir kısıtlamamız yok.

    Nasıl mı ,Açıklayıcı olalım! Seyahatın bize öğrettiği en önemli şeylerden birisi farkındalık duyusunugeliştirmektir değil mi ?Öyleyse siz de  doğada  yapılan gezilerle daha önce hiç farkına bile varmadığınız içsezgilerinizi kavramaya başlayarsınız.Kendinizi zamanla daha iyi hissederek iç derinliğinizi kavramaya başlayacaksınız.İç dünyanızdaki kımıltıları kastediyorum tabiî ki! Hani o donan ve bir türlü
çözülemeyen  mat duygularımız.Hani içimizde kasılıp kalan ve bir türlü gelişemeyen iç sezgileri kastediyorum.
Seyahat etmek fikri; bu iç farkındalığın oluşmasında yolculuğunuz boyunca kuşkusuz yanınızda iyi bir arkadaş olacaktır.Bir de hazır farkındalık konusu açılmışken yenisezgilerinizle tanışmanızda hep olası! Mesela oksijenin bol olduğu ortamlardaki davranışlarınızla , kapalı mekan algısı tabiî ki son derece farklı olacaktır.

   Bu yüzden bilinçaltını en çabuk uyandıran  üç uyarıcıdan birisidir gezmek! Bu yüzden daha önce duymsanmamış duyusal ve fikirsel tümcelere genel olarak yeni algı ismini veriyoruz.Yeni algı ise,  yeni algı boyutlarıyla tanışmanızı sağlayacaktır her gördüğünüz yeni bir algı zihninizde bir kapı açacaktır.Yeniliğin insan ruhunda böylesi bir devinimi başlattığı kuşkusuz gözardı edilemez.Seyahat etmeğe ,kısaca kendimize armağan ettiğimiz birtür gönülhoşluğu desek yanlış mı olur acaba?
   Ama bu öyle bildiğiniz lezzetler gibi tadına hemen varılmıyor ki , biraz daha zaman istiyor biraz daha sabır ve emek.. Mesela Bir Piskodrama gibi bakarsanız Anadoluya önce hikayesini dinmeniz gerekiyor;

Taa en başından başlıyacaksınız ki dinletiniz geçekten birşeye benzesin ; başlangıcı mitosların ağdalı figürlendinde doğaçlanmış tansık bir sanrıdır anlatılarınız, evet eğlendirici fakat henüz tam bir gerçek değil.Çünkü gerçeği inandırıcı yapan hep gözyaşı ve travmalar olmuştur.Bu yüzden derin acılar toplumsal değelerle tanışarak onaylanırken aynı zamanda yücelerek zamanla trajediye dönüşür.Bu yüzden  trajedilerin olmadığı hiçbir tiyatroyu antik kentlerde tapınaklar olmadan göremezsiniz.Yas tutan çileli ruhların gönülleri kutsanarak azat olsun diye.

Bu acılar yaşlı gözlerin mahzenidir, yıllandıkca başyapıtlaşan benzersiz fikirler üretmenizi sağlayan bir doğumhanedir, ve buraya kısır bir rahimle yaklaşan sonunda kendini insan hurdalığında bulabilir. Bu yüzden hafızamız sıradanları çabuk unuturken aşık olduklarımıza sıkı sıkıya sarılır.Ama bu kadar karamsar olmayalım lütfen; her düşünce ve duygu yumağı eninde sonunda kah yediverenolur boynunuza sarılır, kah mor salkımlı karayemişlere çalar göğermiş renkleri,burada attığınız her küçük tohum eninde sonunda kocaman meyveli bir ağaca dönüşür.Ağaca çıkan meyvasından tadarken balkondan seyredenler sadece resmini çizmekle yetinirler.İşte buna kızarım gezmek yazılmaz, dahası anlatılamazdır da! Onu sadece gezmek zorundasınızdır başka türlü kırıştırmaz. güneşte pişen her meyvenin  nahoş  aromalarında kendi  rotasını çizer patak paytak.Bazen bir çınar altında bazen de bir dere yatağında! Yalınayakla yürümektir keşfetmek! toprağın anaç ruhuyla  tanışır ve  arınırsınız kentin puslu kirinden.Ve arındıkca  saflaşır,  özünüze yaklaşırsınız işte o anlarda yeniden doğuşunuz gerçekleşecektir.
                                               

   Değişik kültürlerin içinde yaşamak, tarihsel ve sosyal dokuları inceleyip araştırmak bizi olgunlaştırır. Bazen ekonomik fırsatlar da yaratır. Uzakdoğu gezisinden sonra ülkesine dönen ve ihracata yönelik deniz hayvanı çiftliği kuranlar olmuştur. Tarihsel olarak Avrupanın kalkınması önce Marko Polonun uzakdoğu gezileri, sonra KristofKolomb’unAmerikayı keşfetmesiyle sonuçlanan yolculuğuyla gerçekleşmiştir. Yeni dünyanın zenginlikleri batı Avrupa ülkelerinin çok hızlı bir şekilde güçlenmelerine olanak vermiştir.

Biz de bu keşfin getirdiği zenginliği daha iyi paylaşabilmek için konuyu seyahat blog platformuna taşımaya lkarar verdik.Hoşunuza giden ve iyi vakit geçirdiğiniz deneyimlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.Aynı yer konusunda birden fazla yazar yazdıklarını paylaşabilir, konuya uygun istediği kadar resim koyabilir. Dünyanın dört bir yanını anlatmak yıllar alabilir, alsın. Gezerek öğrenmek en güzel öğrenmedir. Çok gezen kişi geniş görüşlü ve hoşgörülü olur. Dünyadaki insanların üçte biri çatal kaşık ile yemek yerken, üçte biri çubuklarla, gerisi ise eliyle yemek yemektedir. İnce cam bardakta çay içen,fincanda kahvesini yudumlayan bizler Amerika’da yarım litrelik bardaklarda çaykahve içenleri görünce şaşırırız. Sorgulamadan kabul ettiğimiz değerler artık o kadar geçerli değildir. Mesela Çin’de popoları açık dolanan çocukları hayretleizlerken aynı zamanda hayata pratik yaklaşımlarını takdir ederiz. Avusturya’da mezarların kiralık olmalarını da tuhaf karşılarız. Bazen tezatlar kadar beklenmedik benzerlikler de ilgimizi çeker. Yabancı bir ülkede dolaşırken sokakta yere taş koyup kale yapan ve topun peşinde koşan çocukları görünce aklımıza kendi çocukluğumuz gelir.

   Bu dünyadan pek çok deha geçmiştir. İstanbul’da Mavi Camide Mimar Sinan’ın mimari yeteneği karşısında büyüleniriz. İtalya’da Michelangelo mermere hayat vermiştir ve mermer "O ANI" korumak için hareketsiz durmaktadır. Öte yandan piramitler gibi dünyada öylesine olağanüstü yapıtlar vardır ki bunların insanlar tarafından yapıldığına inanmak zor gelir.

 
Aslında kısaca  yaptığımız şey bir çağrıdır. 

   Eğer bu çağrıya uyarsanız , bir gezgin olduğunuzu  unutur ,  Usulca doğanın gizil çağrısına kulak vererek  kendinizi bu sevince brakıverirsiniz.Gelin bu bilinmedik  güzelikleri hep beraber keşfedelim. Ve okumayı  bitirdikten sonra  ilk işiniz güzel yurdumuzu adım adım tanımak olsun! Unutmayın Dünyayı güzellik kurtaracaktır ve güzelikler kıymeti bilindikçe anlam kazanacaktır. 

                                         Yeni  keşiflerde  buluşmak dileğiyle! Güzel Yolculuklar..
                          
                                                       "Sadece Yol Göstermez! Since 2003.."                                                   
                                                                                 
                                                                      

Mavi Yeşil Karadeniz Turu