26 Temmuz 2016 Salı

BÜYÜK GÖLGELİLER




                                             Değerli Gezmek Güzeldir Gurubu üyeleri,

Bugünkü  yazımızda ;İç-batı Akdeniz iklimine kısa bir yolculuk yapıyor ve Türkiyemizin güzelliklerini bambaşka bir  öykünme ile tasarlayarak isizlerle paylaşmak istiyoruz.Bakalım beğenecek misiniz.Gezi yazarımız bu sefer farklı bir anlatım tekniği uygulayarak gezi metnini okurken sıkılmayasınız diye daha sürükleyici bir hale getirdik.Siz ne derseniz bilmem ama şimdiden bir çok gezi blogları içinşimdiden alıntılanmaya başladı bile.Sizi daha fazla meraklandırmadan programımızl asizi başbaşa bırakıyoruz.

                                                                                            Hepinize  keyifli okumalar diliyorum


 





 "Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve  yola koyul Çünki hür insan  yalnızca karakterinde hür olan kişidir." ..diye şiirine başladı köle...

     
                             .                             .                                        
Sanki bir gün özgür kalacağını sezmişcesine , hergün karanlık çöker çökmez! tüy kalemini alıyor, yazdıkça yazıyor ve  tüm duygularını bir bir azat ediyordu.Sonrada Sagalassosun tansık günbatımında kent agorasının şarap kokan antresinde çalgı sesleri içinde sızıp kalıyordu.Evet garip ama özgürlük için karanlıktan ilham alyordu  ;çünkü köle olmayı bu kente yakıştıramıyordu. Ona göre herkesin bu kenti sevmeye hakkı vardı; fakat onu anlamanın tek yolu  günbatımını beklemekti.Çünkü sadece gün batarken  soyluların gölgeleri büyür foyaları  dökülür, senato ve tapınaktan çıkıp halkı terk eder sonrada   gözden kaybolurlardı taaki gündoğumuna kadar.En çok da bu anı beklemeyi severdi Epiktetos.Eğer birgün  sizde  bu duyguyu tatmak için yola çıkmak ister  ve   bu özgür hislerin topraklarına gelmek isterseniz,  onun sözünü iyi  dinlemeli ve bu  tavsiyelerini  ciddiye almalısınız.

....Eskiler Derki:" Her kim ki;    Pisidya'nın başkenti Sagolosos’a   Angora'dan atıyla yola çıkarsa  ikinci günbatımında Epiktekos’un büyük gölgeli insanlar yurdunda kendini bulur. 
     Oraya vardığınızı size söyleyecek saman şapkalı çiftçiler olmaz, orda saban çeken yorgun omuzlu öküzler,  tembel bir balıkçı teknesinde hayal kuran türkuaz bir  şarkı bile bulamazsınız.Kırsal Bozkırların sürme gözlü eşekleri, balçık deresinden yeni çıkmış çangal boynuzlu camuzlar  da yoktur.Buraların büyük mabetleri olmaz ,kızıl bir elma gibi pişkin  güneşleri, kentleri izleyen heykelleri, bronzdan dökme büyük anıtları, martılardan iham alan pastorel tabloları yoktur.Ne  saat kuleleri  ne  aşınmış sundurmasında vurulan esrik gonglar  ne de kilise çanlarında pinekleyen yaşlı kargalar ortada görününür.
Sadece yeni dövülmüş bir boza gibi kendir renkli yoğurtları ve çabuk soğumasın diye üzeri sarılmış tandır ekmekleri vardır.Eğer havayı koklarsanız ; kalaylanmış  soba, tandır külü, ,kaynatılmış salça,  mandaldaki çamaşırları dalgalandıran nemli rüzgarların getirdiği gül ve lavanta kokusuna kadar  birçok latif koku aromasını alırsınız  Bu kokular öyle sıcak bir albeniyle  sokulur ki, elinizde olmadan merak edip peşine uslu uslu düşüverirsiniz. Taki gözünüzü bambaşka bir düş dünyasında açana kadar.Bu öyle bir masal ki içinde hayel edebileceğiniz her şeyi bulmanız mümkün.Antik Roman’nın mirasıyla dolu iç ferahlatan  güzelliklerle dolu Yazılı Kanyondan,  Sagalassosa, Göl kenti Eğridir’den Nasrettin Hoca yadigarı Akşehire kadar bahar gezilerinin en sıra dışı parkularıdan biri olan bu program için en elverişli mevsim kuşkusuz ki ilkbahar;  fakat sonbaharda buraları gezmeninin zevki bir başka güzel.
Bu programımızda doğa ve kültür  gezilerin en güzel seçkilerini  bir arada bulacaksinız.Bir taraftan kentlerin belleğinde geçmişin izlerini  keşfederken birden bire doyumsuz bir patikada kendinizi doğa yürüyüşü yaparken bulacaksınız.Görmeye değer bir çok  doğa güzelliğinde panaromik  görsellerle  fotoğraf albümünü zenginleştirebilirsiniz. Öylese vakit kaybetmeden gezimize biran önce başlıyalım.

KOVADA YAZILI KANYON :


Tur Programı için ankaradan saat 23:30 gibi yola çıktığımızı varsayarsak yolculuk süresince  izleyeceğimiz yol güzergahı  Polatlı Yunak , Akşehir, Eğridir, Kovada Gölü Yazılı Kanyon istikametinde olmalıdır.
6 buçuk saatlik (400km) bir yolculuğun ardından  kahvaltımızı ilk durağımız olan Türkiye’nin ilk Milli Parkı Kovada Gölü Milli Parkı’na  nihayet sabah 07:00 sularında varış… Muhteşem doğada restoranımızdaki köy kahvaltısı ikramımız aldıktan sonra  göl kıyısında yürüyüş ve fotoğraf çekimi için serbest zaman veriyoruz.. Kahvaltımızı yaptıktan sonra bir taraftanda Kovada gölünü keşfediyoruz.İsterseniz keşfimizi  Kovada gölünden biraz bahsederek pekiştirelim.Genel itibariyle Kovada Gölünden bahsedersek özet olarak şunları söyleyebiliriz.Konum olarak,  Akdeniz bölgesinin Isparta içerisindeki bu güzel gölümüz 1970 yılında Milli Park ilan edilmiştir.6.551 hektar büyüklüğündeki bu gölümüz  Eğirdir Gölü’nün devamı  ve uzantısı şeklinde , sığ kesimlerinin alüvyonlarla dolarak ,karstik-tektonik bir polye şeklinde jeolojik oluşumunu tamamlayan bir oluşuma sahiptir.Eğirdir ve Beyşehir Göllerinde olduğu gibi turkuvaz mavisi sularıyla  göz alıcı bir güzelliğe sahiptir.Bitki örtüsü olarak Kızılçam, endemik bir ağaç türü olan Kasnak meşesi ve çınar gölde görülebilen başlıca ağaç topluluklarındandır.Ayrıca  milli park, sazan, tatlı su levreği ve ıstakozu göl fauna çeşitleriyle ile karasal  yaban faunası ise Keklik ve Çulluk tilki, sansar, yaban domuzu,Yaban Ördeği, Kaz, Angut gibi  hayvan türlerine ev sahipliği yapar.Bakmaya doyamayacağımız bu güzellikle verdiğimiz serbest zamanın ardından vedalaşıyoruz. saat 09:30 gibi bir sonraki durağımız olan Yazılı Kanyona hareket ediyoruz.Yazılı Kanyona 45 dk.lık bir yolculuktan sonra  saat 10:15 gibi varıyoruz.Yine bambaşka bir parkurdayız.Burayı keşfetmek için sabırsızlanmakta haklısınız.Çünkü görmeye değer bir tabiat güzelliği karşımızda.Burada yapılabilecek en iyi şey doğa yürüyüşü yapmak ve bol bol fotoğraf çekmek.Ama her zaman olduğu gibi bu doğa harikasını sizlere tanıtalım önce.






Yazılı Kanyon 1989 yılında tabiat parkı ilan edilmiş. Çandır köyünün hemen dışında Isparta ili Sütçüler ilçesinde bulunan Yazılı Kanyon, tarihi kültürel özellikleri coğrafik konumu olarak gezginler için cazip bir bölge. Antik dönemlerde Perge’den Pisidia Antiokheia’sına (Yalvaç) uzanan antik bir yol üzerinde bulunan kanyon(Aziz Paul, Perge'den Pisidia Antiocheia'ya giderken bu kanyondan geçmiş) hıristiyanlar ve din turizmi için de kutsal yerlerden birisi sayılmakta.
Yazılı Kanyonun  bu ismi alma sebebi kanyonda büyük bir kaya üzerinde eski yunan şairlerinden Epiktetos' e ait “Hür İnsan Üzerine Bir Şiir”'inin yer almasıymış.Oldukça anlamlı mısralardan oluşan bu şiirin bir çevirisini bu yazımda paylaştım.dilerseniz pasajın altındaki bu şiiri okuyabilirsiniz.
 Dilerseniz biraz da yazılı kanyonun jeolojik özellikleri ve coğrafik oluşumundan sizlere bahsederek yazımıza devam edelim.Yazılı Kanyon  suyunu göksu ırmağından alır. Değirmendere Çayı vadisi içinden geçerek Karacaören Baraj Gölü’ne dökülür. Yaklaşık uzunluğu 10 km. Jeolojik olarak kireçtaşlarında oluşan kırıklar boyunca gelişen karstlaşma (erime) söz konusu kanyonun oluşmasını sağlamış. Değirmendere Çayı, kanyon içinde irili ufaklı bir çok cepler (kazanlar) görmek mümkün.Tabiat parkının başlıca bitki türleri olarak ağaçlardan;kızılçam, kızılağaç, saçlı meşe, çınar, ardıç, ceviz, keçiboynuzu, zeytin ağaçcıklardan; sandal, defne, tesbih, sakız, alıç, zakkum çalılardan; mersin, karaçalı, katırtırnağı, yabangülü otsulardan;laden, sarmaşık ve eğreltiler bulunmakta. Yaban hayatı sakinlerinden ise domuz, yabankeçisi, tilki, porsuk, su samuru, tavşan, sincap, kartal, kızılakbaba, doğan, güvercin, üveyik ve kekliğe rastlanmakta.Buarada  yukarda bahsettiğimiz Epiktetosun Hür insan üzerine şiirini buraya alıntıladık.İşte o anlamlı sözler.


Hür İnsan Üzerine Bir Şiir

Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve koyul yola; şunu bilerek:      
Hür kişi sadece karakterinde hür olan kişidir
Kişi hürriyetinin ölçüsü bizzat kendi doğasında bulunur
Ve kararında içtenlikliyse hür kişi ,
Yüreğinde ise dürüstlüğü, işte bunlar asil yapar kişiyi
Ve bununla yücelir hür kişi hatalarla değil.
Ana-babadan gelen uydurma bir asaletten tat almaz o:
Zira ana-baba değildir hür insanı doğuran
Zeus’tur herkese ata olan ve de tek kök insanoğluna
Herkesin tek şansı vardır. O alır kader icabı beden güzelliğini
Budur soy güzelliği ve hür olma hali gerçek anlamda.
Ruhen köle olan ise sakınmaz kötü sözden, katmerli köle de olsa
Aşırılıktır şiarı bu kişinin, yüreğinde soysuzluk vardır
Ey yolcu, Epiktetos köle bir anadan doğmuştu, ama
Yüceydi herkesten, bir kartal gibi: bilgelikte ise takdire şayandı ruhu
Söylemem gerekirse, tanrısal bir varlık doğurdu onu.
Böylesine yararlı ve sevinç kaynağı bir insan
Tüm ünlü kişiler arasında köle bir anadan dünyaya geldi.
                                                                             
                                                                          Epiktetos


Gezi yazımın başına 2 mısrasını koyduğum bu şiirin tüm mısralarını  burada yayınlamaktan çok mutluyum.Buarada epek bie gezdik tozduk artık karnımıız iyice zil çalmış olmalı.  hatırlatmadan geçmeyelim, Yazılı Kanyondaki gezimizin ardından öğle yemeğimizi Can Alabalıkta alıyoruz.Buradaki programımımızın ardından çevre gezilerimizi tamamlayarak saat 18:00 sularında otele giriş ve konaklama..

Ertesi Gün:



Sabah kahvaltımızın ardından 45 dk.lık bir yolculuk sonrası Saggalassos Antik Kentine varıyoruz.

Karşımızda hayretten nefesimizi kesecek güzellikte bir antik kent görüyoruz ve vakit kaybetmeden bu tarihi mirası tanımaya başlıyoruz.Öyleyse ne duruyoruz hadi biraz bu kentten bahsedelim:MÖ 13000 civarında Gölcük Yanardağlarının patlaması sonucunda bölge coğrafyası şekillenmeye başlamıştır. Batı torosların bir parçası olan  Ağlasun     dağının güney eteklerinde, 1700 m yükseklikteki meyilli bir arazi üzerine kurulu kentin kalıntıları   1706'da    Fransız gezgin Paul Lucas     tarafından keşfedilmiş ve Sagalassos'ta arkeolojik kazılar 1990   'da başlatılmış.
Antik Yunan'da Pisidya' nın başkenti olan bu şehrin çoğu yapısı kısmen ayakta kalabilmiştir. Bunların en iyi durumda olanı ise özellikle tiyatro      binasıdır.
Çeşmeleriyle meşhur dünyanın en yüksek rakımlı, 9.000 kişilik   tiyatrosuve kendine has kaya mezarlarıyla bilinen  Sagalassos'ta Trajan    dönemine ait  Zeus,Ares, Hermes,Herakles ve Poseidon   büstleri antik dmnem   eserleri mutlaka görülmelidir. Ayrıca, içinde pek çok havuz bulunan romahamamının da iki katı korunmuş şekilde günümüze kadar  ulaşmış.
 Sagalassos'un İmparatorluk döneminde önemli bir çömlek üretim merkezi olduğunu belirlemiştir ve cam üretimi ile metajurjiye kadar uzanan yerel zanaat üretimininin tüm izlerini görmek mümkündür.Kentin anıtsal merkezin doğu sınırında bulunan Neon kütüphanesi ve Dorik çeşme evi şehrin sosyo-politik ve kültürel  geçmişini anlamak için görümesi gereken başlıca mekanlardan birisi.Sagalasostaki gezimizin ardından  60 km (1 saatlik zaman )lik mesafede bulununan İslamköye hareket ediyoruz.Buradaki köy gezimizin ardından Öğle Yemeği İçin Eğiridire  hareket ediyoruz.
Şimdiki durağımız iseIsparta ili Atabeyilçesine bağlı bir köy. Köyün bilinen eski adı Doiantosmış.Sırtını Gelincik dağına sırtını yaslamış, yüzünü Davraz Dağına dönmüş İslamköy Kasabası 1500 kişilik nüfusa sahip olup, deniz seviyesinden 950 metre yükseklikte.
aslından Karamanlıların oturduğu adlarıyla ve dilleriyle tamamen Türk olan bu köy, 1692’de papazlarıyla birlikte İslam dinine geçmiştir. Eski inancın kalıntısı kilise peçenek artıkları ise, köyün yakınında hâlâ ayaktadırlar.
Ayrıca İslamköy kasabasında Cumartesi günleri çevre ilçelerden ve köylerden gelenlerle bir pazar kurulmaktadır. Aşağı Harman Camisi, Koca Camisi, Hıdır Camisi, Şehriban Hatun Camisi iki tanede tarihi mescit bulunmakta.
Özellikle İslamköy'de bulunan Türkiye Cumhuriyeti 9. Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL'in doğduğu Ata Evi olan Demirel Evi ve Demokrasi Müzesi ziyaret edilen yerler arasındadır.

Not:Eğer küçük bir gezinti yapmak istersenizİslamköy Eğiridir arası 30 km. civarındadır.buradaki gezimizde Hızır Bey Camii, Can Ada, Yeşil Ada ve Eğirdir Kalesi gezileri… Akpınar Köyü seyir terasında çay molası



Eğer tur programında her şey tam planlanan gibi giderse saat 12:00 civarı Eğridir Gölüne varırsınız.Eğridir Gölü hem gezmek hemde güzel bir yemek yemek için elverişli bir destinasyon..İsterseniz Eğridiri gezmeye başlamadan önce bölge hakkında biraz sizlere bilgi verelim.Buradaki durağımız Türkiyenin 4. Büyük gölü olan Eğridir gölü(468km2) tektonik bir göl olup bir boğazla iki kısma ayrılır.Tatlı su kaynağı olup Birinci kısmına Hoyran Gölü  ikinci kısıma ise  Eğridir Gölü adı verilir.Genelde camgöbeği renginde olan göl; günün de değişik renklere büründüğü için halk arasında yedi renkli olarak anılmaktadırGöl kent merkezinin içme suyu ihtiyacını karşılamakla birlikte , enerji üretimi, balıkcılık (özellikle kerevit) üretiminde önemli bir potansiyele sahip olup  içinde 2 adet adacık bulundurur.Bu adacıklar Can ve Yeşil ada olarak bilinmekte.Şimdi gelin biraz da bu adalardan bahsedelim.

       Can Ada:Eğirdir ile Yeşilada arasında yer alan ve 7 dönümlük (7000 m²) bir alana sahip olan küçük bir adacıktır. Yerleşim alanı olmayıp, çadır ve karavan turizmi ile piknik alanı olarak kullanılmaktadır. Atatürk ün Eğirdir'i ziyareti sırasında Canada, 1 Şubat 1933 tarihli Belediye encümeni kararıyla kendisine hediye edilmiş, daha sonra Atatürk ün mirasçılarına, onlardan da Eğirdir Belediyesine geçmiştir.
      Yeşil Ada:Eğirdir'in en güzel turizm bölgesi olan adada, doğa güzelliklerinin yanında Aya Stefanos Kilisesi gibi tarihi zenginliklerde bulunmaktadır. Yerli ve yabancı turistlere hizmet veren balık lokantaları ve ev pansiyonculuğu ile meşhurdur.
Hareket:
Not:2 saatlik bir yolculuktan sonra akşehirevarılır.Buyüzden Eğridir Gölünden  en geç 15:00 te hareket edilmelidir.
AKŞEHİR
Kuşkusuz Akşehiri gezmenin en güzel yolu bu ilçeyi Hıdırlık Tepesi olarak bilinen En yüksek tepesinden  meydanı kuşbakışı olarak izlemek. Bizde öyle yapıyor ve aracımızı  kent meydanına park ediyor ve ardından yürüyerek kent meydanına tarihi Akşehir evlerini gezerek keşfediyoruz.Akşehir Evlerini gezerken tarihi evlerin mimarisi dikkatimizi çekiyor, Tarihi evlerin geçmişi en az 100 yıllık bir geçmişi saklıyor.Evlerin giriş kapılarındaki bezemeler ve cumbalı estetik mimarisi ilgimizi çekiyor.Bu rotayı direk olarak takip ettiğinizde Akşehir Evinine varırsınız.Akşehir evi hem tarihi bir bina olması hem de geleneksel Akşehir yemekleriyle meşhur bir mola yeri.Dolayısıyle  uzun bir yolculuğun ardından burada yemek yemek hemde  hediyelik eşya alışverişi için ideal bir yer.Bu arada verilecek bir serbest zamanda dileyenler karargah evini görmeye gidebilirler.


AKŞEHİRDE GEZİLECER YERLER:

BATI CEPHESİ KARARGAH MÜZESİ. NASREDDİN HOCA MEZARLIĞI VE TÜRBESİ.GÜLMECE PARKI

Karargah binası ilk kez 1905 da  Belediye Başkanı Bostan Bey zamanında, Belediye Binası olarak inşa edilmiştir.Sakarya Savaşının kazanılmasından sonra Batı Cephesi Karargahı, Akşehir’e taşınmıştır.Burası Büyük Taaruza kadar  9 aylık bir sürede savaşın tasarlanıp  planlandığı ve çok önemli misyonlar  üstlenmiş önemli bir karargah binasıdır. Atatürk, birçok kez gelerek  bu karargah binasında çalışmaları denetler ve büyük taaruz hazırlıklarını buradan yönlendirir.
Savaş zaferle sonuçlandıktan sonra 1965 yılında, Belediyenin başka bir binaya taşınması üzerine, Müze olması kaydıyla Bakanlığa bağışlanır. 2 katlı olan bina, taş temelli, tuğladan yapılmıştır..Üstkat Atatürk’ün çalışma ve Büyük Taarruz karanının alındığı oda,İsmet Paşa’nın balmumu heykeli, Büyük Önder’e hediye edilen ve kendisi tarafından kullanılan eşyalar ve silahlar Karargahta çalışan subayların biyografileri, Nutuk’tan alıntılar, levhalar, fotoğraflar, haritalar, belge ve silahlar sergilenen eşyalar mutlaka görülmelidir.

GÜLMECEPARKI:Nasreddin Hoca Türbesinin yanındaki yer almaktadır.
Parkın orta yerinde kocaman bir de kazan var. 4 metre yüksekliğinde ve 6 metre çapında bakır bir kazan. Bu kazan: Ankara’da bakırcı ustalarına yaptırılmıştır.Bu dev kazan Guiness rekorlar kitabında yer almış. Sonra da Akşehir’in merkezi meydanına konmuş.

Parkta gülmece ustalarına ait heykeller göreceksiniz. heykeltıraş Cemil Güntepe’nin yaptığı bu heykeller yüzünüzü güldürecek anılar içinde keyifli bir  olculuğa çıkacaksınız. Nasreddin Hoca 1284 yılında, 76 yaşında vefat etmiştir.Sonrada Akşehir’in en eski Selçuklu mezarlığına defnedildikten  sonra mezarın üzerine, 6 sütuna oturan, kubbeli bir türbe yapıldı.
Bugün Nasreddin Hoca Mahallesinde, 80 dönümlük şehir mezarlığının ortasında bulunmaktadır. Mezar taşında hocanın ölüm tarihi  1284 yazılıdır, ayrıca eski sütunların üzerinde, Yıldırım Beyazıd’ın komutanının 1393 yılında, türbeyi ziyaret ettiğine dair bilgileri görebilirsiniz. Hoca’nın türbesinin üstünde ise  4 satırlık, Türkçe bir kitabe ile beraber yapı üzerinde  kocaman bir kilit asılmışolmasıayrıcadüşündürücüdür.

12 sütun üzerine oturtulmuş, sivri külahlı  yapının  külahı metal levhalarla kaplıdır. Türbenin restorasyonu, en son olarak, Padişah II.Abdülhamit zamanında yaptırılmış. önce ahşap olan türbeye, mermer sütunlar ve mermer sanduka yapılarak restore edilmesi sağlanmıştır.Türbede yer alan kitabede, Hoca’nın ölüm tarihi olan 638 Hicri yılı, gülmece ustasına nazire olsun diye ters yazılmıştır.
Türbenin hemen kıyısında: yerde, bir metal daire şeklinde plakette bulunduğunuz yerin,dünyanın merkezi olduğu yazılıdır.


Buradaki durağımızın ardından  gülmece parkına doğru yola çıkıyoruz.10 dk.lık bir yürüyüşün ardından gülmece parkına varıyoruz.Gülmece Parkında tarih boyunca Türk mizahına katkıda bulunan büyük ustaların  heykellerini  göreceğiz.Burdan sonraki durağımız Akşehir de mezarının olduğuna inanılan ünlü mizah ustası ve Nasreddin Hoca nın mezarını göreceğiz.Mezarın girişinde yerde büyük bir sini bronz üzerinde yazan “Dünyanın Merkezi Buradır” yazılı levhayı görmeden gitmeyin.Buradaki gezimizi tamamalayarak Ankaraya  doğru yola çıkıyoruz.Yolda verilecek tek bir molanın ardından Akşam  22:30 civarlarında Ankaraya varıyoruz.
Başka bir gezide tekrar görşmek dileğiyle Şimdilik.Esen kalın.

                                                                                                                                                                                                                                                              Profesyonel Turist Rehberi
                                                                                                                          Cengiz     ÖZTÜRK
                                                                                                                                                         
Yazar Hakkında Detaylı Bilgi İçin Lütfen Tıklayınız:


24 Temmuz 2016 Pazar

HEY GİDİ KARADENİZ

     HEY GİDİ KARADENİZ
                                           “MAVİ YEŞİL TUTKU!


                                           20-29 Temmuz 2018)
                                                    (7 GECE 8 GÜN)                                      
                                               

              GEZMEK GİBİSİ YOK GURUBUNA ÖZEL
     "DOĞU KARADENİZ YAYLALAR  GEZİSİ"
                                                          


Tur Programı
1.GÜN: ORDU-GİRESUN-TRABZON
Sabah erken saatlerde Ordu Boztepeye varış ve kahvaltımızı Ordu sahilini görerek aldıktan sonra doyumsuz manzara için fotoğraf ve serbest zamanın ardından dileyen misafirler teleferikle sahile gelebilirler.Giresun kalesi ziyareti ardından Tirebolu’da çay fabrikası ziyareti yapıp ardından öğle yemeği için Akçabata geçiyoruz.Öğle yemeğimizin ardından Kayabaşı yayla kent (Düzköye) hareket ediyoruz.1,5 saatlik bir yolculuğun ardından otelimize eşyalarımızı bırakarak Lişer yaylasını keşfetmek üzere yola çıkıyoruz.
Konaklama ve akşama yemeği otelimzide.
(Kayabaşı Yayla Kenti)
2.GÜN:TRABZON-UZUNGÖL-HALDİZEN-KARASTEL-LUSTRA
Sabah kahvaltımızın ardından Uzun göle hareket ediyoruz.
Saat 12:00 gibi Uzungöle geldiğimizde ilk durağımız Uzungölü keşfetmek olacak.Uzungöl ziyareti ardından öğle yemeğimizi alarak Karastel ve Lustra yaylalarını ziyaret ediyoruz. Yaylada yapacağımız etkinliğimiz yürüyüş ve serbest zaman, dileyen misafirlerimiz için şelalere kadar yürüyüş yapılabilir.Arzu eden misafirler akşam yemeğine kadar bisiklet kiralayarak serbest zamanlarını değerlendirebilir.Bugünkü programımızın ardından Uzungöldeki otelimize konaklama için dönüyoruz.
Konaklama ve akşam yemeği Uzungöldeki  Otelimizde.

3.GÜN: 
TRABZON-UZUNGÖL-DEMİRKAPI(HALDİZEN),FRENK KAYALIKLARI, AYGIR GÖLÜ, BALIKLI GÖLÜ
Sabah kahvaltımızın ardından  Haldizen (Demirkapı yaylasına) gidiyoruz. Yol üzerindeki Frenk kayalıklarından geçerek kısa süreli yürüyüşler yaparak  Demirkapı yaylasında çay molası veriyoruz. Buradan mangalımızı yapmak üzere   balıklı göle geçeceğiz. Yol üzerinde aygır gölünü ziyaret ederek yaylanın tüm güzelliğini tadını çıkarana kadar seyrediyoruz..
Konaklama ve akşam yemeği Ridos termal otelde


4.GÜN:
RİZE-İKİZDERE-KOMES-KOMES-CİMİL-ÇAĞIRANKAYA VADİSİ(TİRON) ,MANLE ŞELALESİ, CİMİL ŞELALESİ
Kahvaltımızın ardından rotamızı İkizdere mevkisine çeviriyoruz.Yolculuğumuz boyunca tarihi komes köyü, doğal maden suyu kaynakları çağıran kaya vadisi, cimil şelalesi, başköy yetim hoca köyleri olmak üzere adım adım cimil programını uygulayacağız.Öğle yemeğimizi Mangal Olarak Cimil şelalesinde alıyoruz.
Konaklama ve akşam yemeği …..otelde
5.GÜN: 
RİZE-İKİZDERE-FINDIKLI (VİÇE), ARHAVİ, ÇİFE KÖPRÜ,KAMİLET VADİSİ ,MENÇUNA ŞELALESİ
Kahvaltımızın ardından İlk durağımız mozaik evleriyle meşhur Rizenin  Fındıklı  ilçesi olacak, Fınıklı ilçesinde çağlayan deresi üzerinden kırsal yaşaman en güzel örneklerini göreceğimiz programımızda  tarihi taş kemer köprü ziyaretiyle birlikte doğal bir botanık bahcesi olan köyün güzelliklerini keşfedeceğiz.Buradaki ziyaretimizin ardından iskikametimiz öğle yemeğimizi almak üzere Arhavi olacak.
Arhavi’de Türkiye’de nadir örneği olan Kamilet Deresi ile Ortaca Derelerinin birleştiği ve Kapisra (Arhavi) deresinin oluştuğu noktada kurulan Çifte Köprü’de çay ve fotoğraf molası… Orman içi patikada yaklaşık 45 dakika’da varılan noktada küçük bir şelale görüp üzüleceksiniz… Ama köprünün ortasına gelip yüzünüzü çevirdiğinizde gördünüz manzara sizi mest edecek… Hayatınız boyunca unutamayacağınız Mençuna Şelalesi’nin eşsiz güzelliğini doyasıya izledikten ve fotoğraflarını çektikten sonra yüzmek için serbest zaman… Kamilet Deresi’nde yeşilin her tonunun bize eşlik edeceği bir yürüyüş sonrası otelimize hareket. Akşam yemeği ve konaklama. La HYPERLINK "http://www.laperapansiyon.com/"PeraHYPERLINK "http://www.laperapansiyon.com/"/BorçkaHYPERLINK "http://www.laperapansiyon.com/">HYPERLINK "http://www.laperapansiyon.com/">HYPERLINK "http://www.laperapansiyon.com/"İVeya Greenroof otel

6.GÜN:
MACAHEAL (CAMİLİ) MARAL ŞELALESİ,BORÇKA-KARAGÖL-HOPAMURATLI BARAJI-ATATÜRK HEYKELİ
Kahvaltımızın ardından ilk işimiz Maral Şelalesine inmek olacak, buradaki eşsiz doğa manzarası sizi adeta büyüleyecek, buradaki serbest zamanın ardından kısa yürüyüş molaları vererek tarihi Osmanlı camisi ziyaret edilerek, sınır kontrol hudutunda mola vererek Öğle Yemeğimizi Hamdi Hocanın yerinde(katamiza restoran) yöresel olarak alıp yol üzerinde Muratlı Barajı fotoğraflayıp cankurtaran geçidinde manzara için serbest zaman vererek Borçka karagöü ziyaret ediyoruz. Buradaki gezimizi tamamladıktan sonra konaklama ve akşam yemeği için …hopadaki (Paluri) otelimizdeyiz.
7.GÜN:
RİZE-AYDER-FIRTINA DERESİ-ÇAT-ELEVİT YAYLASI-PALOVİT-TAR DERESİ YÜRÜYÜŞÜ-ZİL KALE-RAFTİNG-ZİPLİNE -TRABZON
Kahvaltımızın ardından Ayder yaylası, Kalegon mevki, Zil kale,Elevit yaylası, Palovit şelalesi Tar deresi yürüyüşü yapılacaktır.Öğle yemeğimizi fırtına deresi manzarasında yedikten sonra dileyen misafirler için Rafting ve zipline aktiviteleri yapılabilir.Buradaki etkinliklerimizi tamamladıktan sonra konaklamak üzere  Rize Çamlıhemşindeki Ayder Sis  Otelimize geçiyoruz.
8.GÜN:
Kahvaltımızın ardından Ayasofya ziyareti ve Trabzonun meşhur Kazaziye Gümüş İşciliği atolyesinde bilgi için serbest zaman, sürmene de sürmene çakısı, terayağ ve bal alışverişi ardından samsunda öğle yemeği ardından Ankara’ya hareket.
Gece 23:00 sularında Ankara’ya varış.





Ücrete Dahil Hizmetler
  • Lüx Araçlar ile Ulaşım
  • Araç İçi İkramlar
  • 8 Adet Kahvaltı
  • 7 Adet Lüx Resteurantlarda Yöresel Öğle Yemeği
  • 7 Adet Akşam Yemeği
  • 7 Gece  hotellerde konaklama 
  • Zilkale transferleri-Borçka Karagöl transferleri
  • Müze ve Ören yeri giriş ücretleri
  • TÜRSAB Seyahat Güvence Sigortası
  • Profesyonel Rehberlik Hizmetleri
Ücrete Dahil Olmayan Hizmetler
  • Kişisel Harcamalar

  • Rehber ve Kaptan bahşişleri

İşte başlıyoruz!!!
   HEY GİDİ KARADENİZ
                                           
                  “MAVİ YEŞİL TUTKU!!! 
                              (20-29 Temmuz 2018)
                                                                  
                                          (7 GECE 8 GÜN)
                            PROGRAM DETAYLARI:
1.GÜN: 

ORDU-GİRESUN-TRABZON
Cuma

Bu eşsiz gezimizi siz değerli Gezmek Güzeldir gurubuna ithaf ederek gezimiz hakkında sizleri bilgilendirmeye başlıyoruz. Gece yolculuğumuzun ardından Sabah erken saatlerde Ordu Boztepe’ye varıyoruz ve kahvaltımızı Ordu Boztepe’de  aldıktan sonra doyumsuz manzara için fotoğraf ve serbest zamanın veriyoruz

Dileyen misafirler teleferikle sahile gelebilirler.Ordu Sahilde buluştuktan sonra şimdi yolculuk Giresuna doğru olacak,Giresun kalesi ziyareti ardından Tireboluda çay fabrikası ziyareti yapıp ardından öğle yemeği için Akçabata geçiyoruz.Akçabaat ta yöresel Öğle yemeğimizin ardından Kayabaşı yayla kente (Düzköye) hareket ediyoruz.1,5 saatlik bir yolculuğun ardından otelimize eşyalarımızı bırakarak Lişer yaylasını keşfetmek üzere yola çıkıyoruz.Gezimizin ilk günü yol yorgunluğumuzu muhteşem doğa manzarasına sahip bu güzellikler diyarında yürüyüş yaparak atıyoruz.Eminim Lişer  Yaylası bunca yol yorgunluğunuza iyi gelecektir.yayladaki doğa yürüyüşümüzün ardından otelimize geçiyoruz.Konaklama ve akşama yemeği otelimzide.(Kayabaşı Yayla Kenti)


2.GÜN:

TRABZON-UZUNGÖL-HALDİZEN-KARASTEL-LUSTRA
cumartesi
Sabah kahvaltımızın ardından Uzun göle hareket ediyoruz. Trabzon’dan Uzungöl’e 99 kilometrelik asfalt bir yolla ulaşılıyor. Sahildeki Of ilçesi 46 km., Çaykara ise 20 km. mesafede bulunuyor göle. Uzungöl ile Haldizen Yaylası arası toplam 28 kilometrelik bozuk stabilize bir yol. Yaylaya minibüs çalışıyor yaz aylarında.
Yürüyüş severler için en uygun rota önce Haldizen Yaylası’na ulaşmak, burada günübirlik yürüyüşler yapmak.Buradaki  Yedi gölün tamamı hava elverişli olduğu takdirde bir günde yürünerek gezilebilir. Uzungöl’den başlayan bir başka yürüyüş parkuru da Sultan Murat Yaylası’na (15 km.) ulaşıyor. Bu keyifli anları çok fazla terlemeden yaşamak isteyenler için, sözü edilen tüm güzergahlara (Haldizen-Sultan Murat-Soğanlı Geçidi)  yaz aylarında ulaşmak mümkün


Biz gelelim gezimize ,kahvaltımızın ardından Çaykara istikameti üzerinden  Saat 12:00 gibi Uzungöle geldiğimizde ilk durağımız Uzungölü keşfetmek olacak.Eski adıyla Şerah olarak adlandırılan  destinasyon Yine en meşhur turistik bölgelerimizden biri olan Uzungöl bir yayla olmasa da bu programda olması görüşündeyim.. Koruma statülerine sahip bu bölgede yeşilin her tonunu görmeniz mümkün.
Burada sayısız imkân bir arada. Doğaya karşı konaklama mı dersiniz? En güzel Karadeniz yemeklerinden tatmak mı? Yoksa eğlenceye doyamayacağınız aktiviteler mi? Uzungöl’de yapılacak çok şey var!

Karadeniz’İn güzelliğine güzellik katan, sayısız konaklama imkânı sunan ve en önemlisi hiç canınızın sıkılmayacağı bir atmosferde olmaya kimse hayır diyemez. Trabzon’un incisi Uzungöl her yeşilin olduğu mükemmel bir tatil imkanıyla en kısa zamanda sizi çağırıyor. Sadece bu kadar da değil! O eşsiz doğasında yürürken, tırmanırken ve içindeki yerleri keşfederken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Doğasında geçecek zaman içinde mis gibi havasını içinize çektiğinizde iştahınız açılacak ve o lezzetli yemeklerine karşı koyamayacaksınız. Bir de alabalığını düşünün şimdi, ne güzel giderdi değil mi?
Uzungöl’de pişen alabalıkların tadını başka bir yerde arasanız da bulamayabilirsiniz. O yüzden bu kadar meşhurdur buradaki restoranlar zaten. Burada en çok Doğu Ladini göreceksiniz. Kızılağaç, kestane, ceviz, karaağaç doğasını süsleyen diğer ağaç türleri.


Karadeniz mutfağının yemekleri başı çeken mıhlama burada da vazgeçilmezlerden. Akçaabat köfte, lahana çorbası da ardından takip eder. Tercihinizi balıklarından yana kullanmak istiyorsanız Uzungöl’ün vazgeçilmezi alabalığın keyfini mutlaka çıkarın derim. 


Güzel bir ziyafet çektikten sonra tatlı olmazsa olmaz değil mi? Tavşankanı bir çayla beraber buranın yöresel tatlısı sütlaç şahane bir seçim olacaktır. Laz böreği, pestil ya da pekmez de sofraların baş tacı.


Uzungöl ziyareti ardından öğle yemeğimizi alarak Karastel ve Lustra yaylalarını ziyaret ediyoruz. Yaylada yapacağımız etkinliğimiz yürüyüş ve serbest zaman, dileyen misafirlerimiz için şelalere kadar yürüyüş yapılabilir.Arzu eden misafirler akşam yemeğine kadar bisklet kiralayarak serbest zamanlarını değerlendirebilir.Bugünkü programımızın ardından Uzungöldeki otelimize konaklama için dönüyoruz.
Konaklama ve akşam yemeği Uzungöldeki  Otelimizde.


3.GÜN: 

TRABZON-UZUNGÖL-DEMİRKAPI(HALDİZEN),FRENK KAYALIKLARI, AYGIR GÖLÜ, BALIKLI GÖLÜ


Pazar:

Bizi bu sabah keyifli bir yürüyüş bekliyor. Haldizen yürüyüşçüler için değişik olanaklar sunuyor Köyün üstünden devam eden Bayburt yolunun kıyısına saklanmış göller Soğanlı dağ sırasının bir üyesi olan Demirkapı eteklerine moren gölleri serpiştirmiş  muhteşem bir doğa. Sırasıyla Balık Gölü, Aygır Gölü, Küçük Göl, Birömerin (Sarı) Gölü, Karagöl, Çift Göller ve İkiz Göller olmak üzere birbirinden güzel yedi gölleri bulunmaktadır.
Sabah kahvaltımızın ardından  bugün gezi listemizde Haldizen (Demirkapı) yaylası olacak: Demirkapı Zirvesi (3376 m.) yükseliyor. Dağın kayalık tepesi temmuz sıcağına hala direnen buzlarla kaplı. Biraz aşağıda sağ yanında küçük kardeşi Karakaya Zirvesi (3193 m.) görünür.


Haldizen (Demirkapı yaylasına) yaylasına giderken  yol üzerindeki Frenk kayalıklarından geçerek kısa süreli yürüyüşler yaparak  Demirkapı yaylasında çay molası veriyoruz. Gökyüzünü bulutlar kaplamaya başlıyor. Tekrar stabilize yola dönüp yükselmeye başlıyoruz. Buradan mangalımızı yapmak üzere   balıklı göle geçeceğiz. Yol üzerinde aygır gölünü ziyaret ederek yaylanın tüm güzelliğini tadını çıkarana kadar seyrediyoruz Kısa bir süre sonra sağımızda Aygır Gölü beliriyor. Kıyısı komar çiçekleriyle kaplı gölün muazzam bir görsel sunuyor bize....
Doğanın insana armağan ettiği, insanınsa hoyrat davranmasına rağmen henüz tüketemediği güzellikleri keşfedeceksiniz Uzungöl’de. Karadenizin büyüleyici renkleri, ırmakların sesleri ve vadilerin unutulmaz manzaraları eşliğinde yüreğinizin de iklimi değişecek.

Uzungöl’ün genel olarak olmazsa olmaz yaylalarından bahsetmek gerekirse ; Büyük Yayla, Haldizen Yaylası, Multat Yaylası, Veli Yaylası, Şekersu Yaylası, Balık ve Aygır Gölleri, Traşkapanı Yaylası, Tabanoz Yaylası, Lustra Yaylası, Derindere Yaylası Uzungöl başlıca alternatifler olarak sayılabilir.

Buradaki gezimizi tamamlayarak Rize İkizdereye doğru yola çıkıyoruz.
Konaklama ve akşam yemeği Ridos termal otelde
4.GÜN:

RİZE-İKİZDERE-KOMES-KOMES-CİMİL-ÇAĞIRANKAYA VADİSİ(TİRON) ,MANLE ŞELALESİ, CİMİL ŞELALE

Pazartesi:
Kahvaltımızın ardından rotamızı İkizdere mevkisine çeviriyoruz.Yolculuğumuz boyunca tarihi komes köyü, doğal maden suyu kaynakları çağıran kaya vadisi, cimil şelalesi, başköy yetim hoca köyleri olmak üzere adım adım cimil programını uygulayacağız.


İkizdere ,Rize iline bağlı bir ilçe, Çamlık Deresi ile Cimil Deresinin birleştiği yerde kurulan İkizdere, adını bu derelerden almıştır.
İlçe toprakları dağlıktır. Dağlar dar vadilerle parçalanmış olup yüksek kesimlerinde yaylalar bulunur. Başlıca akarsuyu İkizdere’dir. İkizdere üzerinde elektrik üretmek gayesiyle bir baraj kurulmuştur. Dağlar zengin ormanlarla kaplıdır.
İlçe topraklarını İkizdere sulamaktadır. Rize Dağlarından kaynaklanan Çamlık ve Cimil Dereleri ile Karadere’nin birleşmesinden oluşan İkizdere, kuzeye doğru akar ve ilçe sınırları dışına çıkar. Dağların doruklarında buzyalakları ve buzul gölleri vardır. İkizdere, dik yamaçlı vadileri, doruklara ulaşılabilir dağları, zümrüt yeşili yaylaları, tarihi kemer köprüleri, coşkun akan dereleri ile çok özel bir turizm beldesi
Tipik Karadeniz İklimi hüküm sürmekte olan il her mevsim yağışlıdır. Bitki örtüsü ormanlarla kaplı olup, yüksek alanlarda iğne yapraklı ağaçlar, kızılağaç, gürgen, meşe, kestane, ladin, köknar ağaçlarından oluşan ormanlar bulunmaktadır.
Tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri çay ve patates olup, ayrıca az miktarda kivi ,mısır, armut ve fındık yetiştirilir. Yaylacılık metoduyla sığır ve koyun beslenir. Arıcılık gelişmiştir. Anzer balı meşhurdur.

İkizdere ilçesinin güneybatısında bulunan ve Ballıköy yaylası olarak ta bilinen Anzer yaylası'nda çok sayıda endemik türde çiçek yetişmektedir. Bu yaylada Anzer balı üretimi yapılmaktadır.
Eski bir yerleşim yeri olan İkizdere uzun yıllar Bizans İmparatorluğu egemenliği altında kalmış, bu dönemde Rize’ye bağlı bir manastır ile idare edilmiştir. İstanbul’un Latinler tarafından 1204’te işgal edilmesinden sonra, Alexios Komnenos Gürcülerden de yardım alarak Trabzon’da bağımsız bir devlet kurmuştur (1204-1461).

Fatih Sultan Mehmet’in 1461’de Trabzon’u ele geçirmesi ile birlikte Osmanlı topraklarına katmıştır. Osmanlı döneminde, 1878’de Rize’nin sancak merkezi olması ile nahiye olmuştur. Eski adı Kuray-ı Sab’a olan İkizdere, Çağrankaya Yaylaları,Ovit Yaylası,Demirkapı Yaylası ile Şimşirli ve Ilıcaköy madensuyu kaynakları doğal güzelliklerinin başında geliyor.Biz de bu güzelliklerin farkında olarak  önce Ilıcaköy maden suyu lezzetini tatmak için yanımızdaki pet şişelerimize doğal kaynağından  akan maden sularını hem tadına bakarak hem de şişelerimize  doldurarak nu niğmetten istifade ederek yönümüzü bir başka doğal güzelik diyarına ,yani komes (şimşirli) köyüne çevireceğiz.


Şimşirli Köyü Camii Derin bir vadiye bakan cami, Karadeniz yöresindeki ahşap camilerin en güzel örneklerinden. 1849’da bütünüyle kestane ağacından inşa edilen yapının iki katlı iç mekanı inanılmaz bir ahşap işçiliğine sahiptir Arazinin eğiminden dolayı yüksek taş duvarlı bir subasman üzerine kurulmuştur. Ahmet Usta tarafından yapılmış ahşap camidir. Cami kareye yakın bir dikdörtgen alanı kaplar plan kuzey cephedeki giriş ve harimden meydana gelmektedir. Giriş kısmının üzerinde iç mahfile bağlanan fevkani bir mahfil bulunmaktadır. Kuzeyinde bir medresesi vardır. Bu medrese ile cami arasında 1988 yılında yapılan minare yer almaktadır.
Öğle yemeğimizi Mangal Olarak Cimil şelalesinde alıyoruz.
Öğle yemeğimizi aldıktan sonra sıradaki gezi durağımız Cimil  gezisi olacak.Bu programda başköy yetim hoca köyleri ziyaret edilerek kısa aralıklı yürüyüş etkinlikleri tertip edilerek çevresel güzellikleri keşfediyoruz. Buradaki etkinliğimiz tamamladıktan sonra saat 18:00 civarı otelimize doğru hareket ediyoruz.
Konaklama ve akşam yemeğimiz Otelimizde (Otel Terzioğlu Çayeli)


5.GÜN: 

RİZE-İKİZDERE-FINDIKLI (VİÇE), ARHAVİ, ÇİFE KÖPRÜ,KAMİLET VADİSİ ,MENÇUNA ŞELALESİ
Salı:
Kahvaltımızın ardından İlk durağımız mozaik evleriyle meşhur Rize’nin  Fındıklı  ilçesi olacak, Fınıklı ilçesinde çağlayan deresi üzerinden kırsal yaşaman en güzel örneklerini göreceğimiz programımızda  tarihi taş kemer köprü ziyaretiyle birlikte doğal bir botanık bahcesi olan köyün güzelliklerini keşfedeceğiz.Buradaki ziyaretimizin ardından istikametimiz öğle yemeğimizi almak üzere Arhavi olacak.Arhavide bizi bugün Mençuna restoran ağırlayacak.tabiki tercihimiz yöresel menüden yana olacak.
Arhavi’de Türkiye’de nadir örneği olan Kamilet Deresi ile Ortaca Derelerinin birleştiği ve Kapisra (Arhavi) deresinin oluştuğu noktada kurulan Çifte.: Köprü’de çay ve fotoğraf molası… Orman içi patikada yaklaşık 45 dakika’da varılan noktada küçük bir şelale görüp üzüleceksiniz… Ama köprünün ortasına gelip yüzünüzü çevirdiğinizde gördünüz manzara sizi mest edecek… Hayatınız boyunca unutamayacağınız Mençuna Şelalesi’nin eşsiz güzelliğini doyasıya izledikten ve fotoğraflarını çektikten sonra yüzmek için serbest zaman… Kamilet Deresi’nde yeşilin her tonunun bize eşlik edeceği bir yürüyüş sonrası otelimize hareket. Akşam yemeği ve konaklama. La HYPERLINK "http://www.laperapansiyon.com/"PeraHYPERLINK "http://www.laperapansiyon.com/"/BorçkaHYPERLINK "http://www.laperapansiyon.com/">HYPERLINK "http://www.laperapansiyon.com/">HYPERLINK "http://www.laperapansiyon.com/"İVeya Greenroof otel
6.GÜN:

MACAHEAL(CAMİLİ)MARALŞELALESİ,BORÇKA-KARAGÖL-HOPA-MURATLI BARAJI-ATATÜRK HEYKELİ
Çarşamba:
Bu gün sizlere, Karadeniz'in el değmemiş yörelerini bütün yönleriyle tanıtmaya çalışacağız Sizlere Karçal ve Kaçkar dağlarını, gölleri, yaylaları, vadileri, kemer köprüleri gezdirmeyi hedefledik.
Gürcü dilinde Maca(el) Hel (bilek) anlamına gelmektedir. Gürcü dilindeki eski adı ile Hertvis, yeni adı ile Camili Köyü bu köyler içinde bileği temsil ediyor.





Artvin’in Borçka ilçesine bağlı Macahel, bir dünya harikası. Toplamda 18 köyden oluşur, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, 1918’de kurulan Demokratik Gürcistan Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan Macaheli, 1921’de belirlenen Türkiye-Sovyet sınırıyla ikiye bölündü. Altı köy Türkiye’de Yukarı Macaheli'de , on iki köy Gürcistan'da Aşağı Macaheli içinde kaldı.
1921’de belirlenen Türkiye-Rusya sınır anlaşması çerçevesinde bu köylerin 12 si Gürcistan’da 6 sı ise Türkiye sınırları içinde kalmış.. Bugün Macahel’i oluşturan 6 köy Camili, Efeler, Kayalar, Uğur, Düzenli ve Maral’dır.
Kahvaltımızın ardından ilk işimiz Maral Şelalesine inmek olacak, buradaki eşsiz doğa manzarası sizi adeta büyüleyecek, buradaki serbest zamanın ardından kısa yürüyüş molaları vererek tarihi Osmanlı camisi ziyaret edilerek, sınır kontrol hudutunda mola vererek Öğle Yemeğimizi Hamdi Hocanın yerinde (katamiza restoran) yöresel olarak alıp  ya da  Öğle Yemeği: Gürcü yemekleri : mutlaka Gürcü mantısı (Silor) ve kırmızı pancar yemeğini (Zurvili) denemenizi tavsiye ederim ikisi de oldukça lezzetli. Hasan Bey telefonu 0532 760 2209,

yol üzerinde Muratlı Barajı fotoğraflayıp cankurtaran geçidinde manzara için serbest zaman vererek Borçka karagöü ziyaret ediyoruz. Buradaki gezimizi tamamladıktan sonra konaklama ve akşam yemeği için Hopa’daki (Paluri) otelimizdeyiz.
Macaheli vadisi, değişik türde yaşlı ağaçlarıyla ünlüdür. Vadinin bütün bayırları ağaçlarla ve çayırlarla kaplıdır. Vadinin yaklaşık % 70’i ormanlar ve meyve ağaçlarından oluşuyor. Macaheli’de 1-5 yüzyıllık ağaçlara rastlanır. Vadide daha çok gürgen, kestane, ıhlamur, çam gibi ağaç türleri vardır. Öte yandan taflan, dağçileği, muşmula, fındık, elma, hurma, ayva, vişne, kiraz, dut, ceviz gibi farklı bitkiler yetişir. Vadide pek çok meyve ağacı, bir orman görünümü alacak kadar çok ve yoğunlukta..

Macaheli vadisi, tam bir yeşil cennet sayılır. Yabani hayvan varlığı ve akarsuların ekolojik olarak temiz olması bu görünümü tamamlar.
Macahele giderken yol üzerinde bize Çoruh Nehri eşlik ediyor ;


Çoruh Nehri  Türkiye ve Gürcistan'dan geçiyor. Artvin ilinin en büyük akarsuyudur. Bu illerdeki hemen hemen bütün çay ve dereler Çoruh’un kollarını oluşturur.
Kaynağını Mescid Dağı'nın (3.255 m) batı yüzünden alan Çoruh önce batı doğrultusunda akıp Bayburt ve İspir'den geçtikten sonra bir yay çizerek Yusufeli'nin Yokuşlu köyü önünde Artvin il sınırlarına girer. Yusufeli, Artvin ve Borçka’nın içerisinden geçtikten sonra Borçka'nın Muratlı kasabasından geçerek burada il ve ülke sınırlarını terk eder ve Batum'da Karadeniz'e dökülür. Nehir Türkiye arazisinin %2,53'üne karşılık gelen 19.748 km³ havzaya sahiptir. Havza içinde ; Artvin, Gümüşhane, Erzurum, Kars, Erzincan illerinin toprakları bulunur.

Toplam uzunluğu 431 km olan Çoruh'un Nehri'nde başta sazan ve kefal olmak üzere birkaç balık türü bulunduğunu da burada belirtelim.

Eveet , Maral Şelalesi ve Machael programımızı burada tamamladıktan sonra artık dinlenmek üzere otelimize dönüyoruz.

Konaklamamımz ve akşam yemeğimiz Otelimizde
LA Pera/ Greenroof Otel


7.GÜN:

RİZE-AYDER-FIRTINADERESİ-ÇAT-ELEVİT YAYLASI-PALOVİT-TAR DERESİ YÜRÜYÜŞÜ-ZİL KALE-RAFTİNG-ZİPLİNE -TRABZON
Perşembe:
Kahvaltımızın ardından Rize artık Çamlıhemşine doğru yola çıkıyoruz.  Bizler hazır yoldayken gezi noktamıza varıncaya kadar gezeceğimiz coğrafyadan biraz bahsedelim isterseniz:
 Rize - Ardeşen kara yolundan, güneye çıkan karayolu takip edilerek 22. km'de Çamlıhemşin ilçesine ulaşılmakta, Çamlıhemşine varırken size yol boyunca Fırtına Deresi eşlik edecektir. Fırtına Deresi, Doğu Karadeniz'de yer alan akarsulardan birisi olup, Kaçkar Dağları'nın Karadeniz'e bakan yamaçlarındaki derelerin birleşmesi ile oluşmuştur.

Rize Ardeşen'in yaklaşık 2 km batısında Karadeniz'e dökülen Fırtına deresi, 57 km uzunluğunda,


Çay bahçeleri içerisinden geçen, üzerindeki kemer köprülerle süslü Fırtına deresi, raftinge elverişli parkurlara sahiptir. Fırtına Deresi havzası Rize ilinin Ardeşen ve Çamlıhemşin ilçelerinin Sınırları içerisinde yer almakta olup, 1177,03 km²’lik yüzölçümü ile Doğu Karadeniz’deki en büyük akarsu havzalarından biridir. Kuzeyden Karadeniz, güneyden Kaçkar ve Soğanlı dağlarının su bölümü çizgisi ile sınırlanmıştır. Deniz kıyısından hemen duvar gibi yükselen dağlar 40 km kuş uçuşu mesafede 3900 metrelere ulaşır. Türkiye’nin 4. büyük zirvesi olan Kaçkar Dağı 3932 m çalışma sahasını güneyden sınırlayan su bölümü hattının en yüksek noktasıdır. Yine, Verçenik Dağı (3711 m), Altıparmak Dağı (3562 m) sahayı güneyden sınırlayan yüksek kütlelerdir. Çalışma sahasını doğuda Çağlayan Deresi havzası, batıda ise Ortaköy Deresi havzası ile sınırlanmıştır.

Fırtına deresi yükseklerden inerken birçok kola ayrılır. Bu kollar dağın yamaçlarında akarken ormanın içinde birçok irili-ufaklı göller ve çağlayanlar meydana getirirler. Fırtına deresi özellikle son yıllarda rafting sporuna meraklı olanlar için ideal bir merkez halini almıştır.
Bu bilgileri aktardıktan sonra şimdi gezimize başlayabiliriz. İlk durağımız Ayder Yaylası olacak, yol üzerinde Ayder Kaplıcası ve taş kemer köprüleri gördükten sonra halk arasında Gelintülü şelalesini görmek üzere gezi noktamıza ulaşıyoruz. Buradaki ziyaretimizin ardından Kalegon mevkisinde  bir doğa yürüyüşü yaparak   Çamlıhemşin’de yöresel öğle yemeğimizi alarak Zil kale,Elevit yaylası,

Palovit şelalesi Tar deresi yürüyüşü etkinliklerini yapıyoruz. Gezimiz esnasında bölge insanı tarafından çok özel bulunan bir bitki örtüsü türünü de sizlerle paylşacağız.Çat Vadisinde sık sık karşınıza çıkan hatta Haldizen de de karşılaştığınız Orman gülü (Kumar ) Ağacını burada görmeniz mümkün. Hadi konu  konuyu açar biraz da Kumar Ağacını anlatalım:

Kumar çiçeğinin Karadeniz bölgesindeki türleri, baharda Karadeniz dağlarını renk cümbüşüne büründürür.
Türkiye’de doğal olarak 6 kumar türü bulunmaktadır. Genel olarak nemli, yağışlı ve serin iklime sahip ortamları sevdiğinden, çoğunlukla Karadeniz Bölgesi’nde, başta da Doğu Karadeniz Bö Kaçkar Dağları’nın yüksek kesimlerinde kumar türleri değişiklik gösterir. Dağ kumarları 50 santimetre ila bir metre boylarında, her dem yeşil, bodur, yaprakları deri gibi sert, dar elips şekilde, her iki uca doğru daralan yapıdadır. Çiçekleri gül pembesi ya da şarap kırmızısı renginde, 8-10 tanesi bir arada şemsiye gibi salkımlardan oluş türüne yörede kızıl kumar adı verilir.

Çiçeklerinin açık pembe ya da
beyaz üzerinde yeşil beneklerin bulunması ile kızıl kumardan kolayca ayrılan beyaz kumarlar Kavrun, Ambarlı gibi yaylalarda görülür. Kara kumarla dağ kumarının doğal melezi, 1700-2400 metre arasında yetişen melez kumarlar da kumarın diğer çeşitleri arasında yer alır. Bu kumar türlerinin hepsinin vadide örneğini bulmak mümkündür.

Evet sevgili Gezmek Güzeldir Gurubu artık bugünlük bu kadar gezi yeter diyoruz şimdi sırada eğlence ve adrenalin vaar!! dileyen misafirler için program sonrasında  Rafting ve zipline aktiviteleri yapılabilir.Güle oynaya eğlenip costuktan sonra Buradaki etkinliklerimizi tamamlayıp konaklamak üzere  Otelimize (Ayder Yaylası Sis Otel) geçiyoruz.


Cuma:
Kahvaltımızın ardından Trabzon’u keşfetmek üzere yola çıkıyoruz. Tertemiz havası, tarihi yapıları ve doğal güzellikleriyle Trabzon, Karadeniz tatili denilince akla ilk gelen duraklardan. Karadeniz kültürü, gelenekleri, bölgenin muhteşem doğası ve tarihi geçmişini keşfedeceğiniz bu güzel şehir, mutlaka görülmesi gereken bir yer.

Görülmesi gereken o kadar doğa güzelliği var ki ! Biz tüm bu yerlerden bahsetmektense artık gezimizin bitmeye başladığını ve dönş yoluna geçtiğimizin farkında olarak gezimizi biraz daha hafif dönüş rotalarından seçerek aheste aheste yolculuğumuza devam ediyoruz. Durağımızda  Ayasofya ziyareti ve Trabzon’un meşhur Kazaziye Gümüş İşciliği atolyesinde bilgi için serbest zaman, sürmene de sürmene çakısı, terayağ ve bal alışverişi  yapabiliriz. Benim tavsiyem Rize’ye has yabanmersinini mutlaka denemeniz yönünde , isterseniz bu doğal lezzet hakkında biraz konuşalım;

Yaban mersini






Karayemiş küçük beyaz renkli çiçekler açan, daha çok rutubetli ve gölgeli yerlerde yetişen 5-15 m boyunda, yaprak dökmeyen bir ağaçtürü. Türkiye' de çeşitli yöresel adlarla bilinmektedir. 

Yaygın olarak "Taflan" adıyla bilinen bitki, "Gürcü kirazı", "Laz kirazı", "Laz üzümü", "Laz yemişi"  adıyla bilinmektedir
Yaban mersini ılıman iklimlere adapte olmuş bir üzümsü meyve türü. Anavatanı Kuzey Yarımkürenin serin ve dağlık bölgelerinde yetişen birçok türü vardır.
Ardahan'da Mosi, Rize'de Likapa, Trabzon'da Ligarba ,Yozgat'ta Köpek Üzümü, diğer bölgelerde ise Ayı Üzümü, Çay Üzümü veya Çoban Üzümü olarak isimlendirilen ve literatürümüze Yaban Mersini olarak giren bu üzümsü meyve puslu veya parlak mavi rengi ile Mavi Altın (blue gold) olarak nitelendirilmektedir. Sağlık meyvesi olarak tanınmaktadır.Mutlaka alın derim.
Eveet buradaki lezzet alışverişinden sonra ardından samsunda öğle yemeği ; tabiî ki Samsun Pidesi!! Restoran ÖzTerme bizi misafir ediyor. Samsunda Gazi Köşkü Müzesi ve Bandırma vapuru gezilerini gerçekleştirdikten sonra Gazi Parkında gezi hatırası aile resmimiz çektkten sonra  yolculuğumuz devam ediyor Ankaraya yolculuğumuz üzerinde ise  meşhur Çorum Leblebisi için alışveriş molası veriyoruz. ardından  Gece 23:00 sularında Ankara’ya varış.




















Mavi Yeşil Karadeniz Turu