Değerli Gezmek Güzeldir Gurubu üyeleri,
Bugünkü
yazımızda ;İç-batı Akdeniz iklimine kısa bir yolculuk yapıyor ve
Türkiyemizin güzelliklerini bambaşka bir öykünme ile tasarlayarak
isizlerle paylaşmak istiyoruz.Bakalım beğenecek misiniz.Gezi yazarımız
bu sefer farklı bir anlatım tekniği uygulayarak gezi metnini okurken
sıkılmayasınız diye daha sürükleyici bir hale getirdik.Siz ne derseniz
bilmem ama şimdiden bir çok gezi blogları içinşimdiden alıntılanmaya
başladı bile.Sizi daha fazla meraklandırmadan programımızl asizi başbaşa
bırakıyoruz.
Hepinize keyifli okumalar diliyorum
"Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve yola koyul ; Çünki hür insan yalnızca karakterinde hür olan kişidir." ..diye şiirine başladı köle...
. .
Sanki bir gün özgür kalacağını sezmişcesine , hergün karanlık çöker çökmez! tüy kalemini alıyor, yazdıkça yazıyor ve tüm duygularını bir bir azat ediyordu.Sonrada Sagalassosun tansık günbatımında kent agorasının şarap kokan antresinde çalgı sesleri içinde sızıp kalıyordu.Evet
garip ama özgürlük için karanlıktan ilham alyordu ;çünkü köle olmayı
bu kente yakıştıramıyordu. Ona göre herkesin bu kenti sevmeye hakkı
vardı; fakat onu anlamanın tek yolu günbatımını beklemekti.Çünkü sadece
gün batarken soyluların gölgeleri büyür foyaları dökülür, senato ve
tapınaktan çıkıp halkı terk eder sonrada gözden kaybolurlardı taaki
gündoğumuna kadar.En çok da bu anı beklemeyi severdi Epiktetos.Eğer
birgün sizde bu duyguyu tatmak için yola çıkmak ister ve bu özgür
hislerin topraklarına gelmek isterseniz, onun sözünü iyi dinlemeli ve
bu tavsiyelerini ciddiye almalısınız.
....Eskiler Derki:" Her kim ki; Pisidya'nın başkenti Sagolosos’a Angora'dan atıyla yola çıkarsa ikinci günbatımında Epiktekos’un büyük gölgeli insanlar yurdunda kendini bulur.
Oraya vardığınızı size söyleyecek saman şapkalı çiftçiler olmaz, orda saban çeken yorgun omuzlu öküzler, tembel bir balıkçı teknesinde hayal kuran türkuaz bir şarkı bile bulamazsınız.Kırsal Bozkırların sürme gözlü eşekleri, balçık deresinden yeni çıkmış çangal boynuzlu camuzlar da yoktur.Buraların büyük mabetleri olmaz ,kızıl bir elma gibi pişkin güneşleri, kentleri izleyen heykelleri, bronzdan dökme büyük anıtları, martılardan iham alan pastorel tabloları yoktur.Ne saat kuleleri ne aşınmış sundurmasında vurulan esrik gonglar ne de kilise çanlarında pinekleyen yaşlı kargalar ortada görününür.
Sadece
yeni dövülmüş bir boza gibi kendir renkli yoğurtları ve çabuk soğumasın
diye üzeri sarılmış tandır ekmekleri vardır.Eğer havayı koklarsanız ;
kalaylanmış soba, tandır külü, ,kaynatılmış salça, mandaldaki çamaşırları dalgalandıran nemli rüzgarların getirdiği gül ve lavanta kokusuna kadar birçok latif koku aromasını alırsınız Bu kokular öyle sıcak bir albeniyle sokulur
ki, elinizde olmadan merak edip peşine uslu uslu düşüverirsiniz. Taki
gözünüzü bambaşka bir düş dünyasında açana kadar.Bu öyle bir masal ki
içinde hayel edebileceğiniz her şeyi bulmanız mümkün.Antik Roman’nın
mirasıyla dolu iç ferahlatan güzelliklerle dolu Yazılı Kanyondan, Sagalassosa,
Göl kenti Eğridir’den Nasrettin Hoca yadigarı Akşehire kadar bahar
gezilerinin en sıra dışı parkularıdan biri olan bu program için en
elverişli mevsim kuşkusuz ki ilkbahar; fakat sonbaharda buraları gezmeninin zevki bir başka güzel.
Bu programımızda doğa ve kültür gezilerin en güzel seçkilerini bir arada bulacaksinız.Bir taraftan kentlerin belleğinde geçmişin izlerini keşfederken birden bire doyumsuz bir patikada kendinizi doğa yürüyüşü yaparken bulacaksınız.Görmeye değer bir çok doğa güzelliğinde panaromik görsellerle fotoğraf albümünü zenginleştirebilirsiniz. Öylese vakit kaybetmeden gezimize biran önce başlıyalım.
KOVADA YAZILI KANYON :
Tur Programı için ankaradan saat 23:30 gibi yola çıktığımızı varsayarsak yolculuk süresince izleyeceğimiz yol güzergahı Polatlı Yunak , Akşehir, Eğridir, Kovada Gölü Yazılı Kanyon istikametinde olmalıdır.
6 buçuk saatlik (400km) bir yolculuğun ardından kahvaltımızı ilk durağımız olan Türkiye’nin ilk Milli Parkı Kovada Gölü Milli Parkı’na nihayet sabah 07:00 sularında varış… Muhteşem doğada restoranımızdaki köy kahvaltısı ikramımız aldıktan sonra göl
kıyısında yürüyüş ve fotoğraf çekimi için serbest zaman veriyoruz..
Kahvaltımızı yaptıktan sonra bir taraftanda Kovada gölünü
keşfediyoruz.İsterseniz keşfimizi Kovada gölünden biraz
bahsederek pekiştirelim.Genel itibariyle Kovada Gölünden bahsedersek
özet olarak şunları söyleyebiliriz.Konum olarak, Akdeniz
bölgesinin Isparta içerisindeki bu güzel gölümüz 1970 yılında Milli Park
ilan edilmiştir.6.551 hektar büyüklüğündeki bu gölümüz Eğirdir Gölü’nün devamı ve
uzantısı şeklinde , sığ kesimlerinin alüvyonlarla dolarak
,karstik-tektonik bir polye şeklinde jeolojik oluşumunu tamamlayan bir
oluşuma sahiptir.Eğirdir ve Beyşehir Göllerinde olduğu gibi turkuvaz
mavisi sularıyla göz alıcı bir güzelliğe sahiptir.Bitki
örtüsü olarak Kızılçam, endemik bir ağaç türü olan Kasnak meşesi ve
çınar gölde görülebilen başlıca ağaç topluluklarındandır.Ayrıca milli park, sazan, tatlı su levreği ve ıstakozu göl fauna çeşitleriyle ile karasal yaban faunası ise Keklik ve Çulluk tilki, sansar, yaban domuzu,Yaban Ördeği, Kaz, Angut gibi hayvan
türlerine ev sahipliği yapar.Bakmaya doyamayacağımız bu güzellikle
verdiğimiz serbest zamanın ardından vedalaşıyoruz. saat 09:30 gibi bir
sonraki durağımız olan Yazılı Kanyona hareket ediyoruz.Yazılı Kanyona 45
dk.lık bir yolculuktan sonra saat 10:15 gibi
varıyoruz.Yine bambaşka bir parkurdayız.Burayı keşfetmek için
sabırsızlanmakta haklısınız.Çünkü görmeye değer bir tabiat güzelliği
karşımızda.Burada yapılabilecek en iyi şey doğa yürüyüşü yapmak ve bol
bol fotoğraf çekmek.Ama her zaman olduğu gibi bu doğa harikasını sizlere
tanıtalım önce.
Yazılı
Kanyon 1989 yılında tabiat parkı ilan edilmiş. Çandır köyünün hemen
dışında Isparta ili Sütçüler ilçesinde bulunan Yazılı Kanyon, tarihi
kültürel özellikleri coğrafik konumu olarak gezginler için cazip bir
bölge. Antik dönemlerde Perge’den Pisidia Antiokheia’sına (Yalvaç)
uzanan antik bir yol üzerinde bulunan kanyon(Aziz Paul, Perge'den
Pisidia Antiocheia'ya giderken bu kanyondan geçmiş) hıristiyanlar ve din
turizmi için de kutsal yerlerden birisi sayılmakta.
Yazılı Kanyonun bu
ismi alma sebebi kanyonda büyük bir kaya üzerinde eski yunan
şairlerinden Epiktetos' e ait “Hür İnsan Üzerine Bir Şiir”'inin yer
almasıymış.Oldukça anlamlı mısralardan oluşan bu şiirin bir çevirisini
bu yazımda paylaştım.dilerseniz pasajın altındaki bu şiiri
okuyabilirsiniz.
Dilerseniz
biraz da yazılı kanyonun jeolojik özellikleri ve coğrafik oluşumundan
sizlere bahsederek yazımıza devam edelim.Yazılı Kanyon suyunu
göksu ırmağından alır. Değirmendere Çayı vadisi içinden geçerek
Karacaören Baraj Gölü’ne dökülür. Yaklaşık uzunluğu 10 km. Jeolojik
olarak kireçtaşlarında oluşan kırıklar boyunca gelişen karstlaşma
(erime) söz konusu kanyonun oluşmasını sağlamış. Değirmendere Çayı,
kanyon içinde irili ufaklı bir çok cepler (kazanlar) görmek
mümkün.Tabiat parkının başlıca bitki türleri olarak ağaçlardan;kızılçam,
kızılağaç, saçlı meşe, çınar, ardıç, ceviz, keçiboynuzu, zeytin
ağaçcıklardan; sandal, defne, tesbih, sakız, alıç, zakkum çalılardan;
mersin, karaçalı, katırtırnağı, yabangülü otsulardan;laden, sarmaşık ve
eğreltiler bulunmakta. Yaban hayatı sakinlerinden ise domuz,
yabankeçisi, tilki, porsuk, su samuru, tavşan, sincap, kartal,
kızılakbaba, doğan, güvercin, üveyik ve kekliğe rastlanmakta.Buarada
yukarda bahsettiğimiz Epiktetosun Hür insan üzerine şiirini buraya
alıntıladık.İşte o anlamlı sözler.
Hür İnsan Üzerine Bir Şiir
Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve koyul yola; şunu bilerek:
Hür kişi sadece karakterinde hür olan kişidir
Kişi hürriyetinin ölçüsü bizzat kendi doğasında bulunur
Ve kararında içtenlikliyse hür kişi ,
Yüreğinde ise dürüstlüğü, işte bunlar asil yapar kişiyi
Ve bununla yücelir hür kişi hatalarla değil.
Ana-babadan gelen uydurma bir asaletten tat almaz o:
Zira ana-baba değildir hür insanı doğuran
Zeus’tur herkese ata olan ve de tek kök insanoğluna
Herkesin tek şansı vardır. O alır kader icabı beden güzelliğini
Budur soy güzelliği ve hür olma hali gerçek anlamda.
Ruhen köle olan ise sakınmaz kötü sözden, katmerli köle de olsa
Aşırılıktır şiarı bu kişinin, yüreğinde soysuzluk vardır
Ey yolcu, Epiktetos köle bir anadan doğmuştu, ama
Yüceydi herkesten, bir kartal gibi: bilgelikte ise takdire şayandı ruhu
Söylemem gerekirse, tanrısal bir varlık doğurdu onu.
Böylesine yararlı ve sevinç kaynağı bir insan
Tüm ünlü kişiler arasında köle bir anadan dünyaya geldi.
Epiktetos
Gezi
yazımın başına 2 mısrasını koyduğum bu şiirin tüm mısralarını burada
yayınlamaktan çok mutluyum.Buarada epek bie gezdik tozduk artık
karnımıız iyice zil çalmış olmalı. hatırlatmadan geçmeyelim, Yazılı
Kanyondaki gezimizin ardından öğle yemeğimizi Can Alabalıkta
alıyoruz.Buradaki programımımızın ardından çevre gezilerimizi
tamamlayarak saat 18:00 sularında otele giriş ve konaklama..
Ertesi Gün:
Karşımızda
hayretten nefesimizi kesecek güzellikte bir antik kent görüyoruz ve
vakit kaybetmeden bu tarihi mirası tanımaya başlıyoruz.Öyleyse ne
duruyoruz hadi biraz bu kentten bahsedelim:MÖ 13000 civarında Gölcük
Yanardağlarının patlaması sonucunda bölge coğrafyası şekillenmeye
başlamıştır. Batı torosların bir parçası olan Ağlasun dağının güney eteklerinde, 1700 m yükseklikteki meyilli bir arazi üzerine kurulu kentin kalıntıları 1706'da Fransız gezgin Paul Lucas tarafından keşfedilmiş ve Sagalassos'ta arkeolojik kazılar 1990 'da başlatılmış.
Antik Yunan'da Pisidya' nın başkenti olan bu şehrin çoğu yapısı kısmen ayakta kalabilmiştir. Bunların en iyi durumda olanı ise özellikle tiyatro binasıdır.
Çeşmeleriyle meşhur dünyanın en yüksek rakımlı, 9.000 kişilik tiyatrosuve kendine has kaya mezarlarıyla bilinen Sagalassos'ta Trajan dönemine ait Zeus,Ares, Hermes,Herakles ve Poseidon büstleri antik dmnem eserleri mutlaka görülmelidir. Ayrıca, içinde pek çok havuz bulunan romahamamının da iki katı korunmuş şekilde günümüze kadar ulaşmış.
Sagalassos'un
İmparatorluk döneminde önemli bir çömlek üretim merkezi olduğunu
belirlemiştir ve cam üretimi ile metajurjiye kadar uzanan yerel zanaat
üretimininin tüm izlerini görmek mümkündür.Kentin anıtsal merkezin doğu
sınırında bulunan Neon kütüphanesi ve Dorik çeşme evi şehrin
sosyo-politik ve kültürel geçmişini anlamak için görümesi gereken başlıca mekanlardan birisi.Sagalasostaki gezimizin ardından 60
km (1 saatlik zaman )lik mesafede bulununan İslamköye hareket
ediyoruz.Buradaki köy gezimizin ardından Öğle Yemeği İçin Eğiridire hareket ediyoruz.
Şimdiki durağımız iseIsparta ili Atabeyilçesine bağlı bir köy. Köyün bilinen eski adı Doiantosmış.Sırtını Gelincik dağına sırtını yaslamış, yüzünü Davraz Dağına dönmüş İslamköy Kasabası 1500 kişilik nüfusa sahip olup, deniz seviyesinden 950 metre yükseklikte.
aslından
Karamanlıların oturduğu adlarıyla ve dilleriyle tamamen Türk olan bu
köy, 1692’de papazlarıyla birlikte İslam dinine geçmiştir. Eski inancın
kalıntısı kilise peçenek artıkları ise, köyün yakınında hâlâ
ayaktadırlar.
Ayrıca
İslamköy kasabasında Cumartesi günleri çevre ilçelerden ve köylerden
gelenlerle bir pazar kurulmaktadır. Aşağı Harman Camisi, Koca Camisi,
Hıdır Camisi, Şehriban Hatun Camisi iki tanede tarihi mescit bulunmakta.
Özellikle
İslamköy'de bulunan Türkiye Cumhuriyeti 9. Cumhurbaşkanı Süleyman
DEMİREL'in doğduğu Ata Evi olan Demirel Evi ve Demokrasi Müzesi ziyaret
edilen yerler arasındadır.
Not:Eğer küçük bir gezinti yapmak istersenizİslamköy
Eğiridir arası 30 km. civarındadır.buradaki gezimizde Hızır Bey Camii,
Can Ada, Yeşil Ada ve Eğirdir Kalesi gezileri… Akpınar Köyü seyir
terasında çay molası
Eğer
tur programında her şey tam planlanan gibi giderse saat 12:00 civarı
Eğridir Gölüne varırsınız.Eğridir Gölü hem gezmek hemde güzel bir yemek
yemek için elverişli bir destinasyon..İsterseniz Eğridiri gezmeye
başlamadan önce bölge hakkında biraz sizlere bilgi verelim.Buradaki
durağımız Türkiyenin 4. Büyük gölü olan Eğridir gölü(468km2) tektonik
bir göl olup bir boğazla iki kısma ayrılır.Tatlı su kaynağı olup Birinci
kısmına Hoyran Gölü ikinci kısıma ise Eğridir
Gölü adı verilir.Genelde camgöbeği renginde olan göl; günün de değişik
renklere büründüğü için halk arasında yedi renkli olarak anılmaktadırGöl
kent merkezinin içme suyu ihtiyacını karşılamakla birlikte , enerji
üretimi, balıkcılık (özellikle kerevit) üretiminde önemli bir
potansiyele sahip olup içinde 2 adet adacık bulundurur.Bu adacıklar Can ve Yeşil ada olarak bilinmekte.Şimdi gelin biraz da bu adalardan bahsedelim.
Can Ada:Eğirdir
ile Yeşilada arasında yer alan ve 7 dönümlük (7000 m²) bir alana sahip
olan küçük bir adacıktır. Yerleşim alanı olmayıp, çadır ve karavan
turizmi ile piknik alanı olarak kullanılmaktadır. Atatürk ün Eğirdir'i
ziyareti sırasında Canada, 1 Şubat 1933 tarihli Belediye encümeni
kararıyla kendisine hediye edilmiş, daha sonra Atatürk ün mirasçılarına,
onlardan da Eğirdir Belediyesine geçmiştir.
Yeşil Ada:Eğirdir'in
en güzel turizm bölgesi olan adada, doğa güzelliklerinin yanında Aya
Stefanos Kilisesi gibi tarihi zenginliklerde bulunmaktadır. Yerli ve
yabancı turistlere hizmet veren balık lokantaları ve ev pansiyonculuğu
ile meşhurdur.
Hareket:
Not:2 saatlik bir yolculuktan sonra akşehirevarılır.Buyüzden Eğridir Gölünden en geç 15:00 te hareket edilmelidir.
AKŞEHİR
Kuşkusuz Akşehiri gezmenin en güzel yolu bu ilçeyi Hıdırlık Tepesi olarak bilinen En yüksek tepesinden meydanı kuşbakışı olarak izlemek. Bizde öyle yapıyor ve aracımızı kent
meydanına park ediyor ve ardından yürüyerek kent meydanına tarihi
Akşehir evlerini gezerek keşfediyoruz.Akşehir Evlerini gezerken tarihi
evlerin mimarisi dikkatimizi çekiyor, Tarihi evlerin geçmişi en az 100
yıllık bir geçmişi saklıyor.Evlerin giriş kapılarındaki bezemeler ve
cumbalı estetik mimarisi ilgimizi çekiyor.Bu rotayı direk olarak takip
ettiğinizde Akşehir Evinine varırsınız.Akşehir evi hem tarihi bir bina
olması hem de geleneksel Akşehir yemekleriyle meşhur bir mola
yeri.Dolayısıyle uzun bir yolculuğun ardından burada yemek yemek hemde hediyelik
eşya alışverişi için ideal bir yer.Bu arada verilecek bir serbest
zamanda dileyenler karargah evini görmeye gidebilirler.
AKŞEHİRDE GEZİLECER YERLER:
BATI CEPHESİ KARARGAH MÜZESİ. NASREDDİN HOCA MEZARLIĞI VE TÜRBESİ.GÜLMECE PARKI
Karargah binası ilk kez 1905 da Belediye Başkanı Bostan Bey zamanında, Belediye Binası olarak inşa edilmiştir.Sakarya Savaşının kazanılmasından sonra Batı Cephesi Karargahı, Akşehir’e taşınmıştır.Burası Büyük Taaruza kadar 9 aylık bir sürede savaşın tasarlanıp planlandığı ve çok önemli misyonlar üstlenmiş önemli bir karargah binasıdır. Atatürk, birçok kez gelerek bu karargah binasında çalışmaları denetler ve büyük taaruz hazırlıklarını buradan yönlendirir.
BATI CEPHESİ KARARGAH MÜZESİ. NASREDDİN HOCA MEZARLIĞI VE TÜRBESİ.GÜLMECE PARKI
Karargah binası ilk kez 1905 da Belediye Başkanı Bostan Bey zamanında, Belediye Binası olarak inşa edilmiştir.Sakarya Savaşının kazanılmasından sonra Batı Cephesi Karargahı, Akşehir’e taşınmıştır.Burası Büyük Taaruza kadar 9 aylık bir sürede savaşın tasarlanıp planlandığı ve çok önemli misyonlar üstlenmiş önemli bir karargah binasıdır. Atatürk, birçok kez gelerek bu karargah binasında çalışmaları denetler ve büyük taaruz hazırlıklarını buradan yönlendirir.
Savaş
zaferle sonuçlandıktan sonra 1965 yılında, Belediyenin başka bir binaya
taşınması üzerine, Müze olması kaydıyla Bakanlığa bağışlanır. 2 katlı
olan bina, taş temelli, tuğladan yapılmıştır..Üstkat Atatürk’ün çalışma
ve Büyük Taarruz karanının alındığı oda,İsmet Paşa’nın balmumu heykeli,
Büyük Önder’e hediye edilen ve kendisi tarafından kullanılan eşyalar ve
silahlar Karargahta çalışan subayların biyografileri, Nutuk’tan
alıntılar, levhalar, fotoğraflar, haritalar, belge ve silahlar
sergilenen eşyalar mutlaka görülmelidir.
GÜLMECEPARKI:Nasreddin Hoca Türbesinin yanındaki yer almaktadır.
Parkın orta yerinde kocaman bir de kazan var. 4 metre yüksekliğinde ve 6 metre çapında bakır bir kazan. Bu kazan: Ankara’da bakırcı ustalarına yaptırılmıştır.Bu dev kazan Guiness rekorlar kitabında yer almış. Sonra da Akşehir’in merkezi meydanına konmuş.
Parkta gülmece ustalarına ait heykeller göreceksiniz. heykeltıraş Cemil Güntepe’nin yaptığı bu heykeller yüzünüzü güldürecek anılar içinde keyifli bir olculuğa çıkacaksınız. Nasreddin Hoca 1284 yılında, 76 yaşında vefat etmiştir.Sonrada Akşehir’in en eski Selçuklu mezarlığına defnedildikten sonra mezarın üzerine, 6 sütuna oturan, kubbeli bir türbe yapıldı.
GÜLMECEPARKI:Nasreddin Hoca Türbesinin yanındaki yer almaktadır.
Parkın orta yerinde kocaman bir de kazan var. 4 metre yüksekliğinde ve 6 metre çapında bakır bir kazan. Bu kazan: Ankara’da bakırcı ustalarına yaptırılmıştır.Bu dev kazan Guiness rekorlar kitabında yer almış. Sonra da Akşehir’in merkezi meydanına konmuş.
Parkta gülmece ustalarına ait heykeller göreceksiniz. heykeltıraş Cemil Güntepe’nin yaptığı bu heykeller yüzünüzü güldürecek anılar içinde keyifli bir olculuğa çıkacaksınız. Nasreddin Hoca 1284 yılında, 76 yaşında vefat etmiştir.Sonrada Akşehir’in en eski Selçuklu mezarlığına defnedildikten sonra mezarın üzerine, 6 sütuna oturan, kubbeli bir türbe yapıldı.
Bugün Nasreddin Hoca Mahallesinde, 80 dönümlük şehir mezarlığının ortasında bulunmaktadır. Mezar taşında hocanın ölüm tarihi 1284
yazılıdır, ayrıca eski sütunların üzerinde, Yıldırım Beyazıd’ın
komutanının 1393 yılında, türbeyi ziyaret ettiğine dair bilgileri
görebilirsiniz. Hoca’nın türbesinin üstünde ise 4 satırlık, Türkçe bir kitabe ile beraber yapı üzerinde kocaman bir kilit asılmışolmasıayrıcadüşündürücüdür.
12 sütun üzerine oturtulmuş, sivri külahlı yapının külahı metal levhalarla kaplıdır. Türbenin restorasyonu, en son olarak, Padişah II.Abdülhamit zamanında yaptırılmış. önce ahşap olan türbeye, mermer sütunlar ve mermer sanduka yapılarak restore edilmesi sağlanmıştır.Türbede yer alan kitabede, Hoca’nın ölüm tarihi olan 638 Hicri yılı, gülmece ustasına nazire olsun diye ters yazılmıştır.
12 sütun üzerine oturtulmuş, sivri külahlı yapının külahı metal levhalarla kaplıdır. Türbenin restorasyonu, en son olarak, Padişah II.Abdülhamit zamanında yaptırılmış. önce ahşap olan türbeye, mermer sütunlar ve mermer sanduka yapılarak restore edilmesi sağlanmıştır.Türbede yer alan kitabede, Hoca’nın ölüm tarihi olan 638 Hicri yılı, gülmece ustasına nazire olsun diye ters yazılmıştır.
Türbenin hemen kıyısında: yerde, bir metal daire şeklinde plakette bulunduğunuz yerin,dünyanın merkezi olduğu yazılıdır.
Buradaki durağımızın ardından gülmece
parkına doğru yola çıkıyoruz.10 dk.lık bir yürüyüşün ardından gülmece
parkına varıyoruz.Gülmece Parkında tarih boyunca Türk mizahına katkıda
bulunan büyük ustaların heykellerini göreceğiz.Burdan
sonraki durağımız Akşehir de mezarının olduğuna inanılan ünlü mizah
ustası ve Nasreddin Hoca nın mezarını göreceğiz.Mezarın girişinde yerde
büyük bir sini bronz üzerinde yazan “Dünyanın Merkezi Buradır” yazılı
levhayı görmeden gitmeyin.Buradaki gezimizi tamamalayarak Ankaraya doğru yola çıkıyoruz.Yolda verilecek tek bir molanın ardından Akşam 22:30 civarlarında Ankaraya varıyoruz.
Başka bir gezide tekrar görşmek dileğiyle Şimdilik.Esen kalın.
Profesyonel Turist Rehberi
Cengiz ÖZTÜRK
Yazar Hakkında Detaylı Bilgi İçin Lütfen Tıklayınız:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder